MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından, çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlu şirket vekilinin icra mahkemesine yaptığı başvuruda, imzaya itiraz ederek takibin iptaline karar verilmesini talep ettiği görülmektedir. Somut olayda, mahkemece, takibe dayanak çek üzerinde yaptırılan inceleme sonucunda, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 06/10/2015 tarihli raporda; imzanın, keşideci borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunun tespit edilemediğinin bildirildiği, anılan rapora alacaklı vekili tarafından itiraz edilerek yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasının talep edildiği görülmektedir.Adli Tıp Kurumundan alınan raporda, itiraza konu edilen imzanın aidiyeti konusunda net bir görüş bildirilmediği açık olup, mahkemece, bahsi geçen rapor hükme esas alınmak suretiyle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre söz konusu raporun anılan kurumdan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması o kuruma üstünlük sağlamayacağı gibi, alacaklı vekili tarafından rapora itiraz edilerek yeniden bilirkişi incelemesi talebinde bulunulması karşısında, kesin kanaat bildirmeyen mevcut rapora göre sonuca gidilemez. Zira, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin imza incelemesinde son mercii olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır (HGK.'nun 07.10.2009 tarih ve 2009/12-282 sayılı kararı).Kural olarak çekteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (HGK.'nun 26.04.2006 tarih ve 2006/12-259 Esas, 2006/231 Karar sayılı kararı).Bu durumda Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı tesbit edilemediğine ve alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre, mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak ve mukayese imza örneklerinin bulunduğu belge asılları celbedilerek yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.