Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23082 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14879 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak borçlular aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, borçlulardan ...’in itiraz yoluyla icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takibe dayanak bonoda... İcra Daireleri yetkili kılındığı halde ... İcra Müdürlüğü’nde takip başlatıldığını, bu nedenle yetki itirazında bulunduğunu yetkisiz icra dairesinde başlatılan takibin durdurulmasını talep ettiği görülmektedir.Mahkemece, takibe dayanak bonoda borçluların adresinin .../... olarak belirtildiği, ihtilaf vukuunda... Mahkemelerinin yetkisinin kabul edildiği, ayrıca takibe dayanak senette keşide yeri olarak belirtilen ...’nun senedin en alt sağ kısmına yazıldığı ve herhangi bir parafın bulunmadığı, senedin üst kısmında olağan şekilde keşide yerinin belirtilmediği gerekçesiyle yetki itirazının kabulüne karar verilmiştir.Bononun unsurlarının neler olacağı, 6102 sayılı TTK.'nun 776. maddesinde sayılmış olup, anılan maddede bononun unsurlarının, senet metni dahilinde nerede yer alacağına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği görülmüştür. TTK'nun 777. maddesinin 3. fıkrasında da açıklık bulunmadığı takdirde senedin düzenlendiği yerin, ödeme yeri ve aynı zamanda düzenleyenin yerleşim yeri sayılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.İİK.nun 50. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken HMK'nun yetkiye ilişkin hükümleri gereğince; bonoya dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK.6.md), bonoda öngörülen ödeme yerinde, ancak, TTK'nun 777/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, tanzim yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerekeceğinden, bononun tanzim yerinde icra takibi yapılabilir.Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; takip dayanağı bonoda tanzim yerinin "..." olarak belirtildiği, tanzim yerinin paraflanmasını gerektirir bir durumun da bulunmadığı anlaşılmakla, tanzim yerinde takip yapılması mümkün olduğundan mahkemece, yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.Öte yandan, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir.Somut olayda; takibe konu bonoda... İcra Dairelerinin yetkili olduğunun yazılması yetki sözleşmesi niteliğinde olup, bononun taraflarının tacir olduğunu gösterir bir ibare bulunmadığı gibi, borçlu tarafından keşideci ve lehdarın tacir olduğuna ilişkin bir belge de sunulmadığı görülmektedir. Dolayısıyla 6100 Sayılı HMK'nun 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesi geçersiz olup, mahkemenin, takibe dayanak bonoda ihtilaf vukuunda... Mahkemelerinin (İcra Dairelerinin) yetkisinin kabul edildiğine yönelik gerekçesi de doğru görülmemiştir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.