Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23046 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21968 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ankara 12. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/12/2013NUMARASI : 2013/1064-2013/1220 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu B.. K.. tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Şikâyetçi borçluya taşınmaz satış ilanının 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2.maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmıştır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Somut olayda, satış ilânının, borçluya, daha önce icra emrinin tebliğ edildiği adres yerine doğrudan adres kayıt sistemindeki adresine tebliğe çıkarıldığı ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2.maddesine göre tebliğ edildiği görülmüştür. Öncelikle borçluya icra emrinin tebliğ edildiği adres, onun bilinen en son adresi olup, bu adrese çıkarılıp bila tebliğ dönen bir tebligat olmaksızın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2.maddesine göre yapılan tebliğ işlemi, aynı Kanun'un 10.maddesine aykırıdır. Öte yandan Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi uyarınca muhataba 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2.maddesine göre tebligat yapılabilmesi için tebliği çıkaran mercice, renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilmesi zorunlu olup, şikayete konu tebliğ zarfı üzerinde böyle bir meşruhat bulunmadığından anılan maddeye göre tebligat yapılamaz. Şu hale göre yukarıda açıklanan nedenlerle borçluya yapılan satış ilânı tebliğ işlemi usulsüzdür.İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilânının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi ise başlı başına ihalenin feshi sebebidir. Her ne kadar borçlu tarafından 04.11.2013 tarihinde satışın düşürülmesi talebi ile icra mahkemesine başvurulmuş olması karşısında, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32.maddesi uyarınca bu tarihin satış ilanı tebliğ tarihi olarak kabulü gerekir ise de, satış ilânının, borçluya, satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi için satıştan makul bir süre önce tebliğ edilmesi gerekeceğinden, borçlunun satışı öğrendiği 04.11.2013 tarihi ile ihalenin yapıldığı 05.11.2013 tarihi arasında bulunan bir günlük süre makul bir süre olmadığından, satış ilânının ihaleden önce usulüne uygun olarak tebliği koşulunun gerçekleştiğinden bahsedilemez. O halde, mahkemece, açıklanan nedenlerle istemin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Borçlu B.. K..'nın temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.