Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22862 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 24041 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Şişli 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 21/05/2010NUMARASI: 2010/528-2010/586Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :1) İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK’nun 438. ve İİK’ nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi;2) Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de,Menkul ihalelerinde taraflara satış ilanı tebliği zorunlu değil ise de, icra müdürlüğünce satış kararında satış ilanının taraflara tebliğine karar verildiği takdirde bu tebliğin usulüne uygun yapılması gerekir. Somut olayda icra müdürlüğünce 29/12/2009 tarihinde alınan satış kararında "masrafları verildiğinde ilanın ilgililere tebliğine" şeklinde karar verildiği görülmüştür. İcra müdürlüğünce borçlu şirket adına çıkarılan satış ilanı tebligatının (daha önce ödeme emri, 103 davet, kıymet takdir raporlarının da tebliğ edildiği) ... Mecidiyeköy/Şişli/İstanbul adresinde "aynı adreste birlikte çalışan yetkili R.İ.İ.'e" 30/12/2009 tarihinde ve "yön.k.üyesi" açıklamasıyla tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlu şirketin ihale fesih nedenlerinden biri, dosyada yapılan tebligatların usulsüz olduğuna yöneliktir. Konuyla ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/1. maddesi hükmünde aynen "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa, bilinen en son adresinde yapılır." düzenlemesi getirilmiştir. Yine aynı Kanun'un 12. maddesine göre hükmi şahıslara tebligat, selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanun'un 13. maddesine göre de tebligat yapılacak bu kişiler herhangi bir nedenle mutad iş saatlerinde işyerlerinde bulunmadıkları veya o sırada bizzat evrakı alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tebligat Tüzüğü'nün 18. maddesinde de selahiyetli kişilerin bulunup bulunmadığının tebliğ mazbatasında gösterilmesi lüzumu hüküm altına alınmıştır. Takip dosyasında yer alan Lüksemburg Ticaret sicil memurluğunun (noter tercümeli) 23/11/2009 tarihli yazısına göre "borçlu şirketin ... Lüksemburg'ta kurulu bulunduğu ve %50 hissesinin diğer şikayetçi ..... Limited isimli üçüncü kişi şirkete ve %50 hissesinin de takip alacaklısı şirketlere ait olduğu, borçlu şirketin (A) yöneticisi ve (B) yöneticisinin ortak imzalarıyla ilzam edileceği" düzenlenmiştir. Aynı belgelere göre A yöneticileri M.L. ve C.W.; (B) yöneticileri R.İ.İ. ve M.C. olup kendilerine süresiz yetki (görev süresi) verilmiştir. İhaleye konu edilen hisse senetleri ödeme emri tebligat adresinde haczedilmiştir. Anılan adresin; borçlu şirketin %95 hissesine sahip olduğu ve aynı adreste ticaret siciline kayıtlı bulunan üçüncü kişi .... A.Ş.'ye ait olduğu hususu tartışmasızdır. Satış ilanının tebliğ edildiği R.İ.İ.'in, borçlu şirketin ortaklarından alacaklı şirketin atadığı (B) grubu yöneticilerinden olduğu gibi, üçüncü kişi .... A.Ş'nin de yönetim kurulu üyesi olduğu görülmektedir. Şu durumda borçlu şirketin adresi ".... Lüksemburg" olup, Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine göre borçlunun bilinen yurt dışındaki son adresine satış ilan tebliğinin yapılması gerekirken borçlu ile ilgisi bulunmayan bir adrese yapılan tebliğ usulsüzdür. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre de, bu eksiklik başlı başına ihalenin feshi için yeterli bir nedendir. Çünkü bu usulsüzlük, borçlunun ihaleye talebi ve talibi arttırıcı yönde çalışmasını engelleyici bir durumdur. O halde mahkemece, ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 11/10/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.