Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22783 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 5608 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: İstanbul 11. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 01/10/2010NUMARASI: 2010/1736-2010/1937Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu hakkında takibin kesinleşmesinden sonra alacaklının İİK.nun 78. ve müteakip maddeleri gereğince borçlunun hak, alacak ve malları üzerine doğrudan haciz konulmasını isteme hakkı vardır. Alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğünce, İİK.nun 78. maddesi gereği borçlunun şikayetçi 3.kişideki hak ve alacaklarına doğrudan haciz müzekkeresi gönderilmesi halinde, 3.kişinin, borçluya ait hak ve alacak var ise haciz gereği işlem yapması, yok ise haczedilecek mal ve hak bulunmadığını icra dairesine bildirmesi gerekir. Öte yandan İİK.'nun 89.maddesi gereğince, borçlunun 3. şahıs nezdindeki hak ve alacağının, anılan madde koşullarında üçüncü şahsa 89/1 ve 2. haciz ihbarnamesi tebliği suretiyle de haczi mümkündür. Her iki hal İİK'nunda farklı madde ve düzenlemeye bağlanmış olup, sebep ve sonuçları değişiklik arzeder. İİK'nun 78. maddesi gereği 3.kişiye doğrudan haciz müzekkeresi gönderilmek suretiyle, borçluya ait hak ve alacaklar üzerine haciz konulması halinde, 3. kişi tarafından yapılması gereken iş, borçluya ait hak ve alacak var ise haciz gereği işlem yapmak, yok ise haczedilecek mal ve hak bulunmadığını icra dairesine bildirmekten ibarettir. İİK'nun 89.maddesinden farklı olarak 3. kişinin doğrudan İİK'nun 78. maddesine göre istenen haciz nedeniyle anılan işlemlerin dışında herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, salt haciz müzekkeresinin yazılmasıyla 3. kişi nezdinde kesinleşen haciz konusu bir alacak oluşmaz. Somut olayda şikayetçi 3. kişiye gönderilen 07.06.2010 tarihli haciz müzekkeresi, İİK'nun 78. maddesi kapsamında olup, İİK'nun 89. maddesi anlamında haciz ihbarnamesi niteliğinde olmadığından ve 3. kişi tarafından 14.06.2010 tarihli cevabi yazı ile haciz konulamamasının nedeni de bildirildiğinden, 3. kişi nezdinde kesinleşen bir alacaktan söz edilemez. Bu nedenle 3.kişiye yeniden yazı yazılarak nezdindeki paraların icra dosyasına ödenmesinin istenmesi doğru değildir. O halde mahkemece şikayetin kabulü ile memurluk işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir. SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 02/11/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.