Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22612 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 5405 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Trabzon İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 22/12/2010NUMARASI: 2009/792-2010/1203Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu belediye başkanlığının, Vakıflar Bankası ve Ziraat Bankası Trabzon şubesi ile İş Bankası Park Şubesi hesaplarına konulan haczin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, Vakıfbank ve İş Bankası hesabının su tahsilatları nedeniyle kullanıldığı ve haczine engel bir durum olmadığı, Ziraat Bankasındaki hesapta yapılan tahsilatların belediye yasasına uygun gelirler olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Şikayet tarihi itibariyle uygulanması gereken 5393 Sayılı Yasanın 15/son maddesinde “Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri şartlı bağışlar ve kamu hizmetinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez.” hükmüne yer verilmiştir. Öte yandan, yine bu maddeye göre haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde (fiilen) kullanılması gerekli olup, kamuya tahsis kararı alınmasının sonuca etkisi bulunmamaktadır.Maddede açıkça haczedilmezlik için vergi, resim, harç geliri olma ya da "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşullarının kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir paranın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir. Bu konuda ispat yükü ise borçluya düşmektedir. Bir diğer anlatımla, haczedilen paraların vergi, resim, harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını borçlu belediye ispatlamalıdır. Aksi halde şikayetin reddi gerekecektir.Haczedilen hesaplarda, vergi, resim ve harç gelirleri ile birlikte haczi kabil paraların da bulunması, diğer bir ifade ile havuz hesabı niteliğinde ise, hesabın sürekli işlem görüyor olması ve sürekli yatan ve çekilen paraların bulunması karşısında kalan bakiyenin vergi, resim ve harç gelirinden mi, yoksa haczi kabil paralardan mı oluştuğunun belirlenmesine imkan yoktur. Bu şekilde haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraları karıştırmak suretiyle havuz hesabı oluşturan borçlu belediyenin, iddiasını ispat imkanını kendisi kaldırmıştır. Borçlu belediyenin haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralarını ayrı hesaplarda tutması yerine havuz hesabı oluşturmasının da iyi niyetle bağdaşmayacağı tartışmasızdır. Böyle bir davranış AİHM'nin AİHS'nin 6 § 1. ve Ek 1 no'lu Protokol'ün 1. maddelerinin ihlali sonucunu doğuracağı gibi, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde de bulunmakla, hukukça korunamayacağı muhakkaktır.Öte yandan borçlu belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılması, haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmelidir.Somut olayda, düzenlenen bilirkişi raporunda, şikayete konu Vakıfbank hesabına ait hesap hareketlerini içeren ekstre bulunmadığı ve su tahsilatları nedeniyle kullanılan bu hesaba ait inceleme yapılmadığının belirtildiği görülmektedir. Yine, takip dosyasının incelenmesinde, borçlu belediyenin İş Bankası Park Şubesindeki hesabına haciz konulmasına karar verilmediği ve haczi için de ilgili bankaya haciz müzekkeresi gönderilmediği anlaşılmaktadır.O halde, mahkemece, öncelikle İş Bankası Park Şubesi hesabına haciz konulup konulmadığının araştırılması, şikayete konu banka şubelerindeki hesaplar yönünden haciz tarihi itibariyle ilgili banka ve borçlu belediyeden gerekli araştırma yapılarak tüm ilgili kayıtlar, hesap ekstreleri getirtilerek, yukarıdaki kurallar doğrultusunda bu hesaba yatan paraların nitelikleri incelenmeli, vergi, resim ve harç niteliğinde veya kamu hizmetinde fiilen kullanılıyor olmaları halinde haczin kaldırılmasına, havuz hesabı niteliğinde olup olmadığı da dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak şikayetin reddedilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 17.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.