MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda; haczedilen taşınmazın haline münasip evi olduğunu ileri sürerek İİK'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendi gereğince haczin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece, şikayetin kabulü ile borçlu adına kayıtlı 1/2 hisse üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Somut olayda, tapunun ... İli ... İlçesi ... Mahallesi ... Mevki 3287 Ada 6 Parsel'inde kayıtlı taşınmazın borçlu adına kayıtlı olan 1/2 hissesi için meskeniyet iddiasının ileri sürüldüğü, ancak, taşınmaz üzerine haciz tarihinden önce 20.3.2009 tarih ve 923 yevmiye numarası ile Türkiye ... Bankası A.Ş. lehine 50.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiği ve mahkemece ipoteğin niteliği araştırılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.Bu durumda mahkemece, öncelikle lehine ipotek şerhi olan bankadan ipoteğin mahiyeti, verilme nedeni sorularak ve tapudan ipotek akit tablosu getirtilerek zorunlu ipotek olup olmadığı, zorunlu ipotek değil ise, haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun ödenip ödenmediği tespit edilerek, ödenmediğinin belirlenmesi halinde buna göre hüküm kurulması gerekirken, bu hususun araştırılmaması doğru değildir.Öte yandan; İİK'nun 82/1-12. maddesi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez. Mahkemece, yukarıda açıklandığı üzere, ipoteğin niteliği bakımından yapılacak araştırmada, ipoteğin zorunlu ipotek olduğunun tespit edilmesi halinde ise, mahkemece alınan 08.3.2016 havale tarihli bilirkişi raporunda; taşınmazın toplam değerinden borçlunun hissesine isabet edecek miktarın 115.000,00 TL, borçlunun bulunduğu yerden daha mütevazi koşullara sahip yerlerde haline münasip alabileceği evin değerinin ise 110.000,00 TL ile 160.000,00 TL arasında olduğu belirlendiğine göre, borçlunun hissesine düşen miktar (115.000 TL), haline münasip evi alabileceği değerden (110.000 TL'den) fazla olduğundan, taşınmazın satılarak haline münasip evin alınması için gerekli 110.000,00 TL'nin borçluya, kalanının ise alacaklıya ödenmesine, taşınmazın, haline münasip evi alabileceği değerden az olmamak üzere satılmasına karar verilmesi gerekirken, bu ilkelere aykırı olarak hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.