Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2247 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 26448 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: İstanbul 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 10/04/2012NUMARASI: 2011/551-2012/617Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Borçlu hakkında bonolara dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yapılmıştır. Borçlu vekili icra mahkemesine başvurusunda; sair şikayet ve itirazları yanında borçlunun vesayet altına alındığını, vasinin, kısıtlının kambiyo taahhütü altına girmesine izni bulunmadığını ileri sürerek borca itiraz etmiştir.İcra mahkemesine yapılan bu itirazdan önce, borçlunun vesayet altına alınmasının temini bakımından, eşi tarafından 01.03.2010 tarihinde Şişli 6. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde vesayet davası açıldığı görülmektedir. Bu dava sırasında Şişli Etfal ve Araştırma Hastanesinden alınan 25.03.2010 tarihli raporda; vesayet altına alınmak istenen D.Y.'nun (borçlunun) 20 yıldır devam eden alkol bağımlılığı ve buna bağlı davranış bozukluğu mevcut olup yapılan ruhsal değerlendirme, sosyal anket ve aile görüşmeleri sonucunda alkol bağımlılığının süreklilik kazandığı ve buna bağlı ciddi maddi, manevi zararlara uğradığı bu nedenle vesayet altına alınmasının uygun olduğu bildirilmiştir. TTK'nun 582.maddesine göre; akit ile borçlanmaya ehil olan kimse, poliçe, çek ve bono ile borçlanmaya da ehil olduğundan, ancak medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan kişiler kambiyo senedi nedeniyle borç altına girebilirler. Şu hale göre, medeni hakları kullanma ehliyetinden kısmen veya tamamen mahrum bulunan kişiler kambiyo senedi nedeniyle sorumlu tutulamazlar. Somut olayda; borçlunun senetlerde keşideci sıfatı bulunduğuna göre; borçtan sorumlu tutulabilmesi için senedin düzenleme tarihi itibariyle hukuki ehliyete sahip olması gerekir. Aksi takdirde düzenlenen senet nedeniyle sorumluluğundan bahsedilemez. O halde mahkemece, borçlunun, senetlerin tanzim tarihi itibariyle medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olup olmadığının, bir sağlık kurulundan alınacak raporla tespiti ile sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, bonoların tanzim tarihinin kısıtlanma tarihinden önce olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde borca itirazın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan HMK’nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/01/2013 günündeoybirliğiyle karar verildi.