Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22413 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19647 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul 6. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/05/2014NUMARASI : 2014/121-2014/504 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: İİK'nun 50. maddesinin birinci fıkrasına göre HMK'da yetkiye ilişkin hükümler para ve teminat alacaklarına dayalı takiplerde kıyas yolu ile uygulanır. Aynı fıkranın ikinci cümlesinde takibe konu akdin yapıldığı icra dairesinin de yetkili olduğu öngörülmüştür. İİK'nun 50. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken HMK'nun 10. maddesine göre sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.Sözleşmenin ifa yeri, BK 73 (TBK 89.) maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, öncelikle borcun ifa yeri tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Şayet aksine bir anlaşma yoksa para borçlarında borç alacaklısının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Ancak aranacak ya da aldırılacak borçlarda bu madde uygulanmaz. Nitekim Hukuk Genel Kurulu'nun 2001/12-1162-1191 sayılı kararında da bu kural benimsenmiştir. Ancak TBK. 89 maddesinin uygulanabilmesi için akdi ilişkinin kabul edilmesi gerekmektedir. Somut olayda, cari hesap alacağına dayalı olarak genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine karşı borçlu yetki itirazında bulunmuş, icra mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde, alacaklı ile arasındaki hukuki ilişkiyi kabul etmiştir. Borçlunun borcu, bir miktar paradan ibaret olup, TBK’nun yukarıda yer verilen hükmü uyarınca alacaklının ikametgahı ifa yeri sayılır. Borçlu tarafça para borcunun ifa yeri olarak bir başka belge de sunulmadığına göre, BK.'nun 73/1 (TBK.nun 89/1) maddesine göre alacaklının kendi ikametgahında icra takibi başlatılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. O halde, mahkemece; istemin kabulü ile yetki itirazının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeye dayalı olarak istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.