Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22288 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 9691 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: İstanbul 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 19/11/2009NUMARASI: 2008/1940-2009/2424Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı vekili tarafından başlatılan, çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı, borçlu vekilinin, dayanak çekteki imzanın borçlu şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmaktadır.Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz İİK.nun 170.maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı kanunun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edilmiştir.İİK.nun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasında ise, “imza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun bilirkişiye ait hükümleri ile 309.maddesinin 2, 3 ve 4.fıkraları ve 310, 311 ve 312.maddeleri hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Anılan hükümde atıf yapılan HUMK.nun 308 ve devamı maddelerinde imza inkarı halinde mahkemece yapılacak usuli işlemler düzenlenmiş, 309.maddesinin 2,3 ve 4.fıkralarında aynen, “Ehlihibre vasıtasıyla tahkikata karar verildiği takdirde, medarı tatbik olacak yazı ve ehlihibrenin tahkikatı icra edeceği gün hakim tarafından tayin olunur. Mahkeme, bu bapta, ancak iki tarafın ittifak ettikleri her nevi evrak ile senedatı resmiyeden olan ve bir kimse tarafından hasbelmemuriye veya mahkeme huzurunda tahrir veya imza edilen evrakı, tatbike esas addedebilir. Tatbike esas ittihaz olunabilecek evrak olmadığı veyahut olup da derecei kifayede bulunmadığı takdirde ehlihibre tarafından terkip olunacak ibarelerle münkir olan kimseye yazı yazdırılarak tatbikat icra olunur.”düzenlemesi yer almıştır.Görüldüğü üzere, imza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunmazsa, daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilmez ise, borçlunun duruşmada alınan medarı tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Ayrıca, yerleşik Yargıtay uygulamasına ve Dairemizin istikrar bulan kararlarına göre fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılması mümkün değildir. Bu nedenle imza incelemesine esas alınan borçlunun uygulamaya elverişli imzalarının bulunduğu belge asıllarının getirtilerek incelemenin bunlar esas alınarak yapılması gerekir.Somut olayda, dosyada mevcut imza sirkülerinden, M.E.D. ve S.D.’ın münferiden borçlu şirketi temsil yetkisi bulunduğu anlaşıldığı halde, mahkemece S.D. yönünden imza incelemesi yaptırılmamıştır. Diğer taraftan, yetkili M.E.D. yönünden ise, yukarıda açıklanan kurallara göre imza incelemesine yeterli olacak şekilde uygulamaya elverişli imzaların bulunduğu belge asılları getirtilmeksizin bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.O halde, mahkemece yukarıda anılan maddelerde belirtilen kurallara uygun olarak, şirket temsilcileri M.E.D. ve S.D.’ın uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan belge asılları getirtilerek, bulunamazsa duruşmada alınan medarı tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 05.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.