MAHKEMESİ: Kadıköy 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 04/03/2010NUMARASI: 2010/42-2010/317Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı ... AŞ. vekili tarafından çeke dayalı olarak 27.02.2005 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçlu adına çıkarılan örnek 10 nolu ödeme emrinin 16.03.2009 tarihinde tebliğ edildikten sonra, alacaklı vekilinin 10.07.2009 tarihinde, borçlunun tebligata yarar adresinin araştırılmasını istediği, 22.12.2009 tarihinde ise borçlunun yeni adresine ödeme emri tebliğini talep ettiği, icra müdürlüğünce yeniden tebliğe çıkarılan örnek 10 ödeme emrinin 04.01.2010 tarihinde borçlu şirkete tebliğ edildiği anlaşılmıştır.Borçlu ..... Tic Ltd. Şti. ne gönderilen 10 örnek ödeme emri 16.03.2009 tarihinde, “daimi çalışan E.Ö.” imzasına tebliğ edilmiştir. 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 12. maddesine göre hükmi şahıslara tebligat selahayetli mümessillerine bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de tebligat yapılacak yetkili kişiler herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerlerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ orda hazır bulunan memur veya müstahdemlerden birisine yapılır. Tebligat Tüzüğünün 18. maddesinde ise selahiyetli kişilerin bulunmadığının tebliğ mazbatasında gösterilmesi lüzumu hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, 16.03.2009 tarihili tebligat evrakında bu hükme uyulmadığından anılan tebliğ işlemi usulsüzdür. Bu ilkeler, H.G.K. nun 22.6.1988 tarih ve 1998/12-266 sayılı kararında da kabul edilmiştir.Bu nedenle, alacaklı vekilince yeniden talepte bulunularak adres tespiti istenmesi ve yeni adrese ödeme emri tebliğinin talep edilmesi icra takip dosyası kapsamına uygundur.Borçlu vekili icra mahkemesine 08.01.2010 tarihinde yaptığı başvurusunda, zamanaşımı süresinin geçtiğini ileri sürerek icranın geri bırakılmasını istemiştir. Başvuru, bu hali ile İİK. nun 169/a.maddesinde öngörülen takibin kesinleşmesinden önceki dönemde çekin zamanaşımına uğradığı nedenine dayalıdır. İİK. nun 168/5.maddesi hükmü gereği borçlunun borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını sebepleri ile birlikte 5 gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. Bir diğer anlatımla takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı İİK. nun 168/5.maddesi kapsamında olup bu maddeye göre 5 günlük sürede yapılması zorunludur. Buna göre, borçluya örnek 10 nolu ödeme emri 04.01.2010 tarihinde tebliğ edildiğine göre, 08.01.2010 tarihinde yaptığı zamanaşımı itirazı yasal 5 günlük sürededir. Borçlar Kanunu’nun 133.maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan ve TTK.nun 730/18.maddesi gereğince çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 662. maddesinde zaman aşımını kesen sebepler “dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi” şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır. Öte yandan, alacaklı tarafından yapılan icra takip işlemleri de zamanaşımını keser. İcra takip dosyasının incelenmesinde alacaklı vekili tarafından, 27.02.2009 tarihinde takip talebinde bulunduktan sonra 10.07.2009 tarihinde borçlunun tebligata yarar adresinin araştırılmasının istendiği ve 22.12.2009 tarihinde ise borçlunun yeni adresine ödeme emri tebliğinin talep edildiği tespit edilmiştir. Anılan talepler, takibin devamını sağlamaya yönelik icra takip işlemleri olmakla, zamanaşımını keser. Bu işlemler arasında TTK. nun 726.maddesinde yazılı 6 aylık zamanaşımı süresi geçmediğinden, mahkemece borçlunun zamanaşımı itirazının reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 05.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.