Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2210 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 1019 - Esas Yıl 2017





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan (8) örnek takipte, borçlunun, yurt dışında olması sebebiyle takipten 15.03.2016 tarihinde haberdar olduğunu, borca itiraz ettiğini ileri sürerek gecikmiş itirazının kabulü istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, gecikmiş itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK'nun 65. maddesinde (Değişik: 18/2/1965 - 538/35 md.); "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir.Ancak borçlu, maniin kalktığı günden itibaren üç gün içinde, mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve müstenidatını bildirmeye... mecburdur" hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükmün uygulanabilmesi için, borçluya, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması gerekir. Bir başka anlatımla gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığıdır. Somut olayda; borçluya, ödeme emrinin, borçlunun adreste bulunup bulunmadığı araştırılıp, tespit ve tevsik edilmeden "daimi çalışan Yılmaz Erkısa'ya tebliğ edildi" şerhi ile Tebligat Kanunu'nun 17. maddesine göre tebliğ edildiği, bu haliyle ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.Usulüne uygun tebligat bulunmaması halinde, HMK'nun 33. maddesi gereği, hukuki tavsif hakime ait olacağından, borçlunun, dilekçesinde gecikmiş itiraz isteminde bulunması ile bağlı kalınmaksızın, tebligatın usulsüzlüğü ve Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereği, tebliğ tarihinin belirlenmesi yoluna gidilmelidir (HGK 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E.-1991/344 K). O halde mahkemece, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebligat tarihinin, borçlunun usulsüz tebligattan haberdar olduğu tarihe göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.