Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22019 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 6206 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Kadıköy 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 16/12/2010NUMARASI: 2010/593-2010/1521Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu şirket kendisine gönderilen örnek 10 ödeme emrine karşı süresi içinde icra mahkemesine yaptığı itirazda, takibe konu çekin arkasında bulunan ciro imzasının borçlu şirkete ait olmadığını, çek keşide tarihinin paraf edilerek 15.01.2010 olarak düzenlendiğini, aslında çekin 15.10.2009 keşide tarihli olup süresinde ibraz edilmediği için keşide tarihinin değiştirilerek paraflandığını, çekin kambiyo evrakı niteliğinde bulunmadığını işlemiş faiz oranı ile faiz miktarının fahiş olduğunu, çek tazminatından ciranta sıfatı ile sorumlu olmadıklarını ileri sürerek takip ve ödeme emrinin iptalini talep etmiştir.Mahkemece aldırılan 22.11.2010 tarihli bilirkişi raporunda; çek keşide tarihinin önceden 15.10.2009 iken sonra 15.01.2010 haline dönüştürüldüğü, keşideci imzası ile keşide tarihi altında atılı imzanın aynı kalemle atılmış olmadıkları, çekin ön yüzündeki bu imzaların basit tersimli imzalar olması nedeniyle aynı el ürünü olup olmadıkları yönünde tespite gidilemediği bildirilmiştir.Takibe konu çekin incelenmesinde çek keşide tarihinin 15.01.2010 olduğu, bu tarihin hemen altında paraf imzanın bulunduğu, çekin 15.01.2010 tarihinde ibraz edildiği, çekin yasal unsurlarının tamam olduğu, borçlunun çekte üçüncü ciranta konumunda olduğu görülmektedir. Ciranta konumunda olan borçlunun, çek keşidecisi A. H. Ltd.nin keşide tarihindeki düzeltmeye ilişkin paraf imzasının, keşidecinin eli ürünü olup olmadığı konusunda itiraz hakkı bulunmadığı gibi, borçlunun esasen bu yönde bir itirazı da yoktur. Mahkemece borçlunun imza ve sair itirazlarının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hüküm kurmaya da elverişli olmayan bilirkişi raporunun esas alınarak borçlu şirket yönünden takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 15/11/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.