MAHKEMESİ: İzmir 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 12/07/2012NUMARASI: 2012/252-2012/408Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, örnek 7 ödeme emrinin borçluya tebliğinden ve takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı vekilin borçlunun üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi amacıyla banka şubelerine haciz ihbarnamesi gönderilmesini talep ettiği, icra müdürlüğünce, borçlunun hesaplarını 23.12.2008 tarihinde konulan hacizlerin, İzmir 6. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 19.01.2010 tarih, 2009/1020 E.-2010/39 sayılı kararı ile kaldırıldığı gerekçesi ile haciz talebinin reddine karar verildiği, alacaklı vekilinin icra mahkemesine şikayet yoluyla yaptığı başvuruda müdürlük işleminin iptalini istediği ve mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Alacaklı vekili tarafından haciz konulması için 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmesi istenilen borçlu belediyeye ait banka hesabı işleyen bir hesaptır. Söz konusu hesaba, 23.12.2008 tarihli hacze yönelik haczedilmezlik şikayetinden sonra haczi kabil olan paralar yatırılmış olabileceği gibi haczi kabil olmayan paralarda yatırılmış olabilir. İcra müdürü alacaklı vekilinin haciz talebi ile bağlı olup haciz talebinin yerine getirilmelidir. Bu nedenle icra müdürlüğünce haczin tatbikine ilişkin ret kararı doğru değildir. Öte yandan mahkemece aldırılan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Zira raporda şikayete konu hesabın genel olarak niteleme yapılarak fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı belirtilmiştir. Oysa fiilin hangi kamu hizmetinde kullanıldığı ayrıntılı olarak belirtilmelidir. Mahkemece söz konusu hesabın daha önceki içtihatlarımızda belirtildiği üzere havuz hesabı niteliğinde olup olmadığı belirlenerek bir karar vermek gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayalı hüküm kurmak isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.