MAHKEMESİ: Konya 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 04/08/2008NUMARASI: 2008/943-2008/871Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı banka, kredi alacağı sebebi ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiğini alacağa mahsuben banka adına alınan taşınmazlara ilişkin olarak KDV bedelinin, tellaliyenin ve damga vergisinin bankadan talep edilmemesi gerektiğini ileri sürerek aksi yöndeki memurluk kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece bankanın tellaliye, damga vergisi ve KDV den muaf olmadığından şikayetin reddine karar verilmiştir.1- 2464 Sayılı Yasanın 68.maddesinde, tellallık harcını mal ve ürünlerini satan gerçek veya tüzel kişilerin ödemekle yükümlü olduğu hükmü getirilmiştir. Yasanın bu emredici bu hükmüne göre bu harcın sorumlusu, mal ve mahsullerini satan gerçek veya tüzel kişilerdir. Mahkemece anılan harcın sorumlusunun alacaklı olduğu nedeni tellaliye harcına yönelik istemin reddi doğru değil ise de, açık artırma ilanı ve şartnamede tellaliyenin satış bedelinden ödeneceği belirtilmiş olmakla, icra müdürlüğünce alacağına mahsuben taşınmazı satın alan alacaklı bankadan tellaliye harcını yatırmasının istenmesinde yasaya aykırılık yoktur. Yatırılan tellaliye bedeli kadar alacaklının dosya alacağının devam edeceği tabidir. Bu nedenlerle Mahkemenin tellaliye harcına yönelik ret kararının sonucu itibari ile doğru olup bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının REDDİNE;2- 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun 1. maddesinde,'Türkiye'de yapılan aşağıdaki işlemler katma değer vergisine tabidir." hükmü yer almaktadır. Aynı kanunun 1. maddesinin (d) bendinde 'müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışların katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmış 15 ve 48 seri nolu Katma Değer Vergisi genel tebliğlerinin müzayede mahallinde yapılan satışları düzenleyen bölümünde cebri icra, izaleyi şüyu, ipoteğin paraya çevrilmesi ve tasfiye nedenlerle müzayede mahallerinde yapılan açık artırma, pazarlık ve diğer şekillerdeki satışların katma değer vergisine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Yasa maddesi ve uygulamaya ilişkin tebliğler birlikte değerlendirildiğinde müzayede mahallerinde yapılan aleni ve özel satışlar ile cebri satışların ticari olup olmadığına bakılmaksızın katma değer vergisine tabi olması gerekmektedir. Yüksek Mahkeme olan Danıştay'ın kararlan da bu yöndedir. Uygulamada Cebri icra satışlarında KDV alınmakta olup KDV kanununda cebri icra ile ilgili özel bir düzenleme mevcut değildir. Cebri icradaki KDV alımı Katma değer Vergisi Kanunun 1/3-d bendi uyarınca yapılmaktadır. Yasa koyucu Katma Değer Vergisi kanunun 11. ve sonraki maddelerinde kanunun 1.maddesine göre KDV den sorumlu olanlarla ilgili olarak bazı hallerde muafiyete ilişkindüzenlemeler getirmiştir. Katma Değer Vergisi kanunun 17.maddesinin değişik (r) bendinde 'bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallinde yapılan satışlar dahil) ^bankalara devir ve teslimleri'nin KDV den muaf olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu durumda Danıştay kararları Yargıtay ve diğer Daire görüşlerine ve uygulamaya uygun olarak yeniden oluşturulan içtihatlarımız doğrultusunda, alacaklı bankanın alacağına karşılık borçlu ve kefilinin borçları ile ilgili olarak onlara ait taşınmazları cebri icra yolu ile aldığı takdirde KDV den muaftır.Somut olayımızda alacaklı banka kredi borcuna karşılık almış olduğu ipoteğe dayalı olarak takip başlatmış kesinleşen takip üzerine taşınmazı ihalede alacaklı banka alacağına mahsuben almıştır. Bu durumda yukarıda açıklandığı üzere alacaklı banka KDV uygulamasından muaf olacağı için kendisinden bu konuda ödeme yapılması istenemez.Mahkemece şikayetin kabulü ile KDV alınmasına ilişkin İcra Memuru işleminin iptaline karar verilmesi gerekir iken aksi düşünce ile şikayetin reddi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2).maddede yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 10.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.