MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından 5 adet çeke dayalı olarak ...İcra Müdürlüğü aracılığıyla başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçlunun, ... İcra Müdürlüğü'nün yetkili olduğunu ileri sürerek yetkiye, işlemiş faize ve oranına, takipten sonra işleyecek faiz oranına itiraz ettiği, mahkemece yetki itiraznın reddi ile akdi faiz oranına göre hesap yapılan bilirkişi raporuna itibar edilerek faize itirazın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İcra dairesinin yetkisi İİK'nun 50. maddesinde düzenlenmiş olup HMK'nun yetkiye dair hükümleri icra takipleri hakkında kıyas yoluyla uygulanır. Buna göre çeke dayalı takip borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK. 6.md.), muhatap bankanın bulunduğu yer ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde (HMK. 10.md.) ve ayrıca İİK'nun 50/1. maddesi uyarınca akdin yapıldığı yer olması nedeniyle, çekin keşide edildiği yer icra dairesinde yapılabilir. HMK'nun 17. maddesinde, “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, yapılan yetki sözleşmesi, münhasır yetki sözleşmesi olacaktır. Taraflar, yetkili kıldıkları mahkemenin ve icra dairelerinin yanında, kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkeme ve icra dairelerinin de yetkisinin devam etmesini istiyor ise, diğer bir anlatımla, münhasır olmayan yetki sözleşmesi yapmak istiyorlarsa, bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekir. Yetki sözleşmesinin takip dayanağı senet dışında yapılması halinde ise, sözleşmede dayanak senede atıf olması gereklidir. Somut olayda takibe dayanak olan 14.01.2014 keşide tarihli ve 89,809,42 TL bedelli, 31.01.2014 keşide tarihli ve 10.000 TL bedelli, 28.02.2014 keşide tarihli ve 10.000 TL bedelli 3 adet çekin keşide yerinin ..., muhatap bankanın ... şubesi, yine borçlunun ikametgahının da ... olduğu, alacaklının dayandığı 15.06.2011 tarihli protokolde ve 28.02.2012 tarihli bayilik anlaşmasında takip dayanağı çeklere herhangi bir atfın bulunmadığı görülmektedir. O halde mahkemece anılan çekler yönünden dosyanın tefriki ile yetki itirazının kabulü gerekirken, yetki itirazının tümden reddi isabetsizdir. Öte yandan faiz oranı konusunda, alacaklı ile borçlu arasında yapılmış olan çek dışındaki sözleşmelerde öngörülen ve çek nedeniyle alınacak faizi belirleyen anlaşma tarafları bağlar. 3095 Sayılı Kanunu'nun 2.maddesine göre de, sözleşme ile yasal faizin aksinin kararlaştırılabileceği hüküm altına alınmıştır. Sözleşmede öngörülen faiz oranının uygulanabilmesi için ise takip dayanağı çeklere açık atıf yapılmış olması, diğer bir ifade ile çek bedeli hakkında sözleşmede kararlaştırılan faizin uygulanacağının, çeklerin keşide tarihleri ile miktarları belirtilmek suretiyle açıklanması şarttır. Somut olayda alacaklı tarafından dayanılan 15.06.2011 tarihli protokolde ve 28.02.2012 tarihli bayilik anlaşmasında takip dayanağı çeklere herhangi bir atıf bulunmadığndan anılan sözleşmelerde öngörülen faiz oranının takip dayanağı çekler için uygulanması mümkün değildir. Takip dayanağı çekler kambiyo senedi vasfında olduğuna göre alacağa 3095 Sayılı Kanun'un 2/2.maddesinde öngörülen avanslarla ilgili ticari işlerdeki temerrüt faiz oranı üzerinden faiz hesaplanmalıdır. O halde mahkemece 3095 Sayılı Kanun'un 2/2.maddesi doğrultusunda işlemiş faiz miktarı ile işleyecek faiz oranının düzeltilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.