Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 21749 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 18486 - Esas Yıl 2006
MAHKEMESİ : Kadıköy 4. İcra MahkemesiTARİHİ : 28/04/2006NUMARASI : 2006/534-477Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :İleride gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edilen ve MK.nun 851 ve 881. maddelerinde belirtilen azami meblağ ipoteğinde (üst sınır ipoteği) borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan taşınmazların ne miktar için teminat oluşturacağı ipotek akit tablosunda limitle sınırlanabilir. MK'nun 875.maddesi hükmünde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan alacak faiz icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının bu limiti aşması mümkün değildir. HGK'nun 1989/11-294 E, 1989/378 ve 24.05.1989 tarihli kararında da yukarıdaki kural benimsenmiştir. İpoteğin üst sınır ipoteği olması halinde borçlu sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumludur. İpotek aktinin niteliği gözönüne alındığında limitin aşıldığı yönündeki şikayetler süreye tabi değildir.Somut olayda, 03.05.1996 tarihli 6.000 YTL ve 13.08.1997 tarihli 25.000 YTL toplam 31.000 YTL limitli üst sınır ipoteğine dayalı olarak ve taşınmazları ipotekle yükümlü olarak satın alan şikayetçi ile asıl borçlu şirket aleyhinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip başlatılmış olup takipte 31.000 YTL limit alacağı ile bu alacağa işleyecek reeskont faizi ve icra takip giderleri vekalet ücretinin birlikte tahsili talep edilmektedir.Şikayetçi, 28.04.2006 tarihinde toplam ipotek limiti miktarı 31.000 YTL'yi icra veznesine ödediğine göre şikayetçi ipotek veren 3.kişinin takip borcu sona ermiştir. Alacaklı ipotekle teminat altına alınmayan kalan alacağı için kredi borçlusu hakkında yöntemine uygun olarak ayrı bir takip yapmalıdır. Mahkemece şikayetin bu nedenle kabulü yerine takibin şikayetçi hakkında kesinleşmiş olduğundan bahisle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 21.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.