MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:1- Borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesinde;Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre borçlunun temyiz itirazlarının REDDİNE,2-Alacaklının temyiz itirazlarına gelince;Alacaklı tarafından borçlu hakkında bir adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, borçlu 22.08.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurusunda imzaya itiraz etmiş, mahkemece, senetteki imzanın muteriz borçlu eli ürünü olmadığı kanaatini bildiren Adli Tıp Raporu esas alınarak imzaya itirazın kabulüne, alacaklı aleyhine, asıl alacağın % 20'si oranında tazminata ve % 10'u oranında para cezasına hükmedilmiştir. İİK'nun 168. maddesinin 4. bendine göre; imzaya itirazın ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup; mahkemece re'sen gözetilmelidir.Öte yandan, tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük sürede yapılmalıdır.7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçluya 14.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin İİK'nun 168/4. maddesinde öngörülen yasal beş günlük süreden sonra 22.08.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya itiraz ettiği görülmüştür. Her ne kadar borçlu vekili icra mahkemesine sunduğu 11.11.2014 tarihli dilekçesinde ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğünü ileri sürerek usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesini talep etmiş ise de, borçlunun usulsüzlüğü ileri sürülen tebliğ işlemini en geç icra mahkemesine başvuru tarihi olan 14.08.2014 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekeceğinden, 11.11.2014 tarihinde ileri sürülen tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik iddia İİK’nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonradır.Bu durumda; mahkemece, borçlunun imzaya itirazının süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken itirazın esası incelenerek kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Diğer yandan, kabule göre de; İİK'nun 170/son maddesinde; "...İcra mahkemesi, itirazın kabulüne karar vermesi halinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın % 10'u oranında para cezasına mahkum eder" hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, takibe konu senedi lehtarın cirosu ile alan ciranta hamilin takip alacaklısı olduğu gözetildiğinde, adı geçenin, takip konusu senetteki imzanın keşideci borçlunun eli ürünü olup olmadığını bilebilecek konumda olmadığı anlaşılmakla kötü niyetli ya da ağır kusurlu kabul edilemeyeceğinden alacaklının tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması da doğru görülmemiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.