Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2157 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 16221 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ: Büyükçekmece 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 29/04/2011NUMARASI: 2010/1503-2011/242Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :5510 Sayılı Yasa'nın 93.maddesinde; "Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez" hükmü yer almaktadır. 28.2.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanun'un 32.maddesi ile 5510 Sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu'nun 93/1. maddesinde yapılan değişiklik ile; "Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde icra müdürü tarafından reddedilir" hükmü getirilmiştir. Buna göre muvafakatin geçerli olması için borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması yeterlidir. Bu düzenleme usule değil esasa ilişkin olup, İİK.nun 83/a maddesi karşısında özel hüküm sayılır ve öncelikle uygulanır. Somut olayda şikayetçi ....'ın 24.03.2010 tarihinde yapılan menkul haczi sırasında dosya borcunun tamamına icra kefili olduğu ve emekli maaşının tamamına haciz konulmasını kabul ettiği, daha sonra örnek 4-5 icra emrinin 07.04.2010 tarihinde şikayetçi icra kefiline tebliğ edildiği, anılan muvafakat gereği 06.05.2010 tarihinde borçlunun emekli maaşının tamamına haciz konmak üzere SGK'ya haciz müzekkeresi yazıldığı görülmektedir. İcra kefilinin hakkındaki takip kesinleşmeden önce 24.03.2010 tarihinde menkul haczi sırasındaki muvafakatinin, icra takibinin kesinleşmesinden önce olması nedeniyle 5838 Sayılı Kanun'un 32.maddesi ile değişik 5510 Sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu'nun 93/1. maddesine uygun olmadığı ve dolayısıyla geçersiz olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, şikayetin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 06/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.