Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21531 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 17487 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ : İstanbul 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 04/07/2006NUMARASI: 2005/1539-1236Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı ....................... vekili tarafından borçlular hakkında bonolara dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine geçilmiş ve adı geçenlere örnek 10 nolu ödeme emri tebliğ edilmiştir.Takip dayanağı bonoların incelenmesinde; keşidecinin ......................., lehdarın ............................................ Olduğu, lehtarın cirosu ile ..................................... ne, onun cirosu ile ...................................’e ve ..................’ın cirosu ile de takip yapan alacaklı ............................’a geçtiği ve alacaklının yetkili son hamil olduğu görülmüştür. Borçlular ...................................... ve .....................vekili tarafından icra mahkemesine sunulan itiraz dilekçesinde bono bedellerinin keşideci tarafından senet cirantası ...........................................ne ödendiği ve şirket yetkilisinin kötü niyetli olarak bonoları ciro ederek ............................’e verdiği, onunda alacaklıya ciro ettiği ileri sürülmüş ve takibin iptali isteminde bulunulmuştur. TTK.nun 690. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 599. maddesi gereğince, bonodan dolayı kendisine müracaat edilen kimse keşideci veya önceki hamillerden birisiyle kendisi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan şahsi def’ilerini yetkili hamile karşı ileri süremez. Borçlunun açıklanan nitelikteki def’inin geçerli olabilmesi için hamilin bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğinin takip hukuku açısından geçerli yazılı bir belge ile kanıtlanması zorunludur. Öte yandan borçlu şirket yetkilisinin kötü niyetle bonoları ciro ederek tedavüle sürdüğü iddiası da şirket ile yetkilisi arasındaki bir iç mesele olup yetkili hamil olan alacaklıya karşı ileri sürülemeyeceği gibi yargılamayı gerektiren bu iddia İcra Mahkemesinde de dinlenemez. Somut olayda keşideci borçlu ile ciranta borçlu şirket arasındaki ödeme belgelerinin hamile karşı ileri sürülebilmesi ve geçerli kabul edilebilmesi için yukarıda yazılan koşulların oluştuğu, diğer bir ifade ile alacaklı hamilin bonoları iktisap ederken bile bile borçluların zararına hareket ettiği yönünde bir belge sunulamamıştır.O halde Mahkemece borçluların itfa itirazlarının reddi yerine kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 06.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.