MAHKEMESİ: Kocaeli 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 23/12/2010NUMARASI: 2010/222-2010/687Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Şikayetçi vekili icra mahkemesine 08.06.2010 tarihinde yaptığı başvuruda, ihale konusu taşınmazlar üzerinde lehlerine haciz şerhi olup, icra müdürünce 1.artırma günü satıştan önce ihalenin düşürülmesine karar verilmesi nedeniyle kendilerinin ve alıcıların satışın yapılmayacağını düşünerek ihalenin yapılacağı yerden ayrıldıklarını, aynı nedenle de 2.artırma günü ihale yerine gitmediklerini, ancak 07.06.2010 tarihinde satışın yapıldığını öğrendiklerini ileri sürerek ihalenin feshini istemiştir.İİK. nun 134/2. maddesinde “ihalenin feshini, Borçlar Kanunu’nun 226. maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler, yurt içinde bir adres göstermek koşulu ile icra mahkemesinde şikayet yoluyla ihale tarihinden itibaren 7 gün içinde isteyebilirler” hükmüne yer verilmiştir. İlgililerin ihale yapıldığı ana kadar cereyan eden muamelelerdeki yolsuzluklara en geç, ihale günü ıttıla peyda ettiği kabul edilir. Anılan Kanunun aynı maddesinin 6.fıkrası hükmüne göre satış ilanı tebliğ edilmemiş veya satılan malın esaslı vasıflarındaki hataya veya ihalede fesada bilahare vakıf olunmuşsa şikayet süresi ıttıla tarihinden başlar. Şu kadarki, bu müddet ihaleden itibaren bir seneyi geçemez.İhale konusu taşınmazlar üzerinde şikâyetçi A. D.’ın alacaklısı olduğu Kocaeli 2.İcra Müdürlüğü’nün 2008/2595 ve 2008/1911 esas sayılı dosyalarından 09.05.2008 tarihinde konulmuş haciz şerhlerinin bulunduğu görülmektedir. Bu durumda adı geçenin İİK.nun 134.maddesinde belirlenen “tapudaki ilgili” sıfatı bulunduğundan ihalenin feshini istemeye hakkı vardır. Adı geçenin ayrıca satış isteyen alacaklı sıfatının bulunmasına gerek yoktur ( HGK.nun 28.01.2004 tarih ve 12-2/36 sayılı kararı ).Somut olayda, icra müdürlüğünce, 08.02.2010 tarihinde 72 ve 53 parsel sayılı taşınmazların satışına, 1. satışın 72 parsel için 02.04.2010 tarihinde 14.40-14.50 saatleri, 53 parsel için aynı gün 15.00-15.10 saatleri arasında, alıcı çıkmaması durumunda ise 2. satışın 12.04.2010 tarihinde aynı saatlerde yapılmasına, 1. satış günü olan 02.04.2010 tarihinde mahalli gazete ilanının yapılmadığı gerekçesiyle satışın düşürülmesine karar verildiği görülmektedir. Ancak daha sonra, alacaklının şikayeti üzerine, Kocaeli 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/216-172 sayılı kararı ile icra müdürünün bu işleminin iptal edildiği, anılan kararın alacaklı tarafından aynı gün saat 15.05’te icra müdürlüğüne sunulması üzerine, icra müdürünün “bu saat itibari ile alıcı olmadığı anlaşıldı” açıklaması ile satışın 2.güne ertelenmesine karar verdiği, 12.04.2010 tarihinde yapılan 2.artırmada ise, taşınmazların alacağına mahsuben alacaklıya ihale edildiği, ihaleye başka katılanın olmadığı görülmüştürHemen belirtelim ki 72 parselin satış saatleri 14.40-14.50 olup, icra müdürlüğünün satışa devam edilmesi yönünde verdiği kararın saatinin 15.05 olması karşısında, anılan taşınmaz yönünden ilanda belirtilen satış saatleri geçtikten sonra 1.artırmanın yapıldığı ve yine 53 parselin satışına da ilanda belirtilen ihale başlangıç saatinden sonra başlandığı ve buna göre 1.artırma tutanaklarının gerçeğe uygun olmadığı tartışmasızdır. Öte yandan, icra müdürünce 1.artırma günü satıştan önce ihalenin düşürülmesine karar verildikten sonra, ihaleye devam edilmesi ve devamında 2.artırmanın yapılması açıkça ilgilileri ve katılımcıları yanıltacak nitelikte işlemler olup, açık bir fesat oluşturur. Çünkü icra müdürünce 1.artırma günü satıştan önce ihalenin düşürülmesine karar verilmesinin, alıcıların ihale mahallinden ayrılacağı ve nasıl olsa ihalenin düşürüldüğünü, 2.artırmanın yapılmayacağını düşünerek, 2.artırmaya gelmemeleri sonucuna ve bu şekilde taşınmazların ucuza satılmalarına yol açacağı muhakkaktır. Nitekim somut olayda da 2.artırmaya alacaklıdan başka katılan olmamış ve taşınmazlar muhammen bedellerinin yaklaşık %40’ına satılmıştır.Bütün bu açıklamalar ihaleye fesat karıştırıldığını açıkça ortaya koymaktadır. Şikayetçi de fesadı 07.06.2010 tarihinde öğrendiğini beyan etmiş olup, bu beyanın aksi tanık dinleme yolu ile saptanamaz (HGK.nun 25.3.1998 tarih ve 1998/12-233 248 K.).Buna göre şikayetçinin fesadı 07.06.2010 tarihinden daha önce öğrendiği iddia ve ispat edilmediğine göre 08.06.2010 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru İİK.nun 134/6. maddesi uyarınca yasal sürededir. O halde mahkemece ihaleye fesat karıştırılmış olması nedeniyle şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir.SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 03/11/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.