Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 21394 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 8379 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ: Kayseri 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 19/01/2010NUMARASI: 2009/404-2010/27Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :7201 Sayılı Tebligat Kanunun 35/son maddesi hükmüne göre “...kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ve ticaret sicillerine...” bildirilen adreslere gönderilen tebliğ işlemlerinin yapılamaması halinde, değiştirilen adres bu yerlere bildirilmediği takdirde muhataba doğrudan 35. madde uygulanarak tebligat yapılabilir. Bir başka deyişle daha önce aynı adrese yöntemince tebligat yapılması koşulu aranmaz.Somut olayda borçlunun tapu sicil müdürlüğünden bildirilen adresine çıkartılan ödeme emri, bila tebliğ iade olunmuştur. Tapu Sicil müdürlüğü kamu kurumu olup 7201 Sayılı Yasanın 35/1. maddesine göre adres değişikliğinin bildirilmesi zorunludur. Yeni adres bildirilmediği takdirde maddenin 2.fıkrası gereğince aynı adrese tebliğ işleminin yapılacağı öngörülmüştür. Açıklanan nedenle, tapu sicil müdürlüğüne bildirilen adrese daha önce usulüne uygun tebligat yapılmasa bile 7201 Sayılı Tebligat Kanunun 35.maddesine göre tebliğ işlemi yapılabilir. Bu durumda kamu kurumu olan tapu sicil müdürlüğünce bildirilen borçlunun adresine gönderilen tebligat, adreste bulunmadığından bahisle iade edildiğinden, aynı adreste şikayetçiye Tebligat Kanunun 35.maddesine göre yapılan tebliğ işlemi usulüne uygundur. Ancak, borçlu vekilinin, 17.04.2009 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda, müvekkilinin ödeme emri tebliğ edildiği tarihte yurt dışında olup, takibi Türkiye’ye geldiğinde 15.04.2009 tarihinde öğrendiğini ileri sürerek borca itirazlarını bildirdiği anlaşılmıştır. İİK’ nun 65. maddesine dayanan gecikmiş itirazda, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak, muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde, gecikmiş itirazda bulunacak kişinin mazeretini gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. Maddeden de anlaşılacağı üzere gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olmasıdır. Yukarıda da açıklandığı üzere borçluya yapılan ödeme emri tebliğ işlemi usulüne uygun olduğuna göre, HUMK. nun 76. maddesinde düzenlenen hukuki tavsifin hakime ait olduğu kuralı dikkate alınarak, başvurunun bu hali ile İİK. nun 65. maddesine dayanan gecikmiş itiraz olarak değerlendirilmesi gerekir. O halde, mahkemece borçlunun gecikmiş itirazının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 28.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.