MAHKEMESİ: İzmir 6. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 26/10/2010NUMARASI: 2010/789-2010/1098Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;İİK'nun 134. maddesinde ihalenin feshi nedenleri teker teker belirtilerek gösterilmemiştir. Sadece, BK'nun 226. maddesinde yazılı nedenler de dahil olmak üzere, satış ilanının tebliğ edilmemiş olması, satılan malın esaslı niteliklerindeki hata ve ihaledeki fesat nedenleriyle ihalenin bozulabileceğine değinilmiştir. İhalenin bozulma nedenleri gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamasında;1-İhaleye fesat karıştırılmış olması 2-Artırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler 3-İhalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler 4-Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması şeklinde sıralanmıştır. Somut olayda, mahkemece, dava açılan taşınmazın ihale tarihinden önce Aile Mahkemesi kararı ile üçüncü kişi adına tapuya tesciline karar verildikten sonra satışa çıkarıldığı gerekçesi ile sair hususlar incelenmeksizin ihalenin feshi isteminin kabul edildiği görülmektedir. Mahkemenin bu yöndeki kabulü yukarıda açıklanan fesih nedenleri arasında bulunmamaktadır.Öte yandan ihaleye konu taşınmazın icra müdürlüğünce haciz konulduğu 23.01.2008 tarihinde borçlu adına tapuda kayıtlı olduğu anlaşıldığından, icra memurunun haciz işleminde bir usulsüzlük bulunmaktadır. Taşınmazın İzmir 11. Aile Mahkemesi’nin 31.03.2009 tarih ve 2008/338 esas, 2009/288 karar sayılı ilamı gereğince, şikayetçi adına tesciline karar verildiği anlaşılmış ve hükmen tescilin hacizden sonra yapıldığı tespit edilmiştir. Sonradan mahkemeden tapu iptal tescil kararı alması hacizlerin fekkine dair karar alınmadığı sürece duruma etkili değildir.Şikayetçinin dayanak yaptığı İzmir 11. Aile Mahkemesi’nin 31.03.2009 tarih ve 2008/338 esas, 2009/288 karar sayılı ilamında, sadece iptal ve tescil ile yetinilmiş, hacizlerin kaldırılması ile ilgili bir hükme yer verilmemiş bilakis: “taşınmazın tapu kaydı üzerindeki tüm haciz ve takyidatlar korunarak” tapu iptal ve tescil edileceği vurgulanmıştır. İcra müdürü haciz işlemini yaparken bir başka anlatımla haciz tarihinde, taşınmazın borçlu adına kayıtlı olması zorunlu ve yeterlidir. Böyle olduğu takdirde icra müdürünün haciz işleminde bir usulsüzlük bulunmadığı sonucuna varılmalıdır.(HGK.nun 13.6.2001 tarih, 2001/12-461 E. -2001/516 K.) Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3.kişinin açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesi halinde dahi, haciz tarihindeki mülkiyet durumuna etkisi olmaz. Tescil kararı hacizden sonra verildiğinden ve tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm taşımadığından haczin kaldırılması istemi 3.kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabilir ve bu karar sebebiyle ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir. O halde mahkemece şikayetçi borçlunun ileri sürdüğü diğer sebepler incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 03/11/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.