Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 21270 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 12590 - Esas Yıl 2009
MAHKEMESİ: Alanya İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 03/02/2009NUMARASI: 2008/63-2009/181Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :HUMK.nun 163 ve 159. maddeleri, mahkemeye ve taraflara belli işlemleri belli edilen sürelerde yapması için sınırlamalar getirmiştir. Bu sürelerin bir kısmı yasa metninde yer almış, bir kısmı ise hakimin taktirine bırakılmıştır. Süre tayini hakimin taktirine bırakılan hallerde yapılacak işlemin niteliğine göre makul bir süre belirlenmelidir. Hakimin verdiği ve kesin olduğunu belirttiği sürede taraf, belirtilen işlemi mutlaka yapmalıdır. Sürenin bitiminden sonra belirtilen işlemin yapılması mümkün değildir. Şayet yapılmamış ise taraf bu konudaki hakkını kaybeder. Hakkın zayi olması gibi ağır bir müeyyideye bağlanan kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için yapılması gereken işlemler ve ne kadarlık sürede yapılacağı, açık ve tam olarak belirtilmesi gerektiği gibi, bunların yapılmamasının doğuracağı sonuçların da açıklanması ve tarafların uyarılması gerekir. (HGK.nun 21.9.1983 tarih 14/3447-825 sayılı kararı).Somut olayda borçlu tarafından, fesat karıştırıldığı iddiasıyla ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu görülmektedir. Mahkemece, borçluya 29.04.2008 tarihli duruşmada, tanıklarını bildirmesi için 20 gün kesin süre verilerek, kesin sürenin sonuçlarının açıklandığının zapta geçirildiği, borçlunun ise verilen kesin süre içinde, 20.05.2009 tarihinde tanık listesi verdiği anlaşılmıştır. Kaldı ki, verilen kesin mehilde, borçlunun tanık listesi vermemesinin ve kesin süreye riayet etmemesinin sonucunun ne olacağının ihtar edilmediği görülmektedir. Bu durumda kesin süreye uyulmamasının doğuracağı sonuçlar açıklanmadığından, HUMK.nun 163. maddesine uygun ve geçerli bir kesin mehilden de söz edilemez.Bu açıklamalar gözetildiğinde, verilen kesin süre içinde ara kararı yerine getirildiğinden, mahkemece borçlu tarafından bildirilen tanıklar dinlendikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 03.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.