Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21269 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 4943 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Mudanya İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 03/12/2010NUMARASI: 2009/75-2010/148Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı, borçlu vekili, bonodaki yazılar ve imzanın borçluya ait olmadığını keşideci ve lehtarın aynı kişi olduğu halde, alacaklının lehtar hanesine kendi ismini yazdığını, takip dayanağı senedin kambiyo vasfının bulunmadığını ileri sürerek takibin iptalini talep etmiştir.TTK’nun 585. maddesi hükmüne göre, poliçe, keşidecinin emrine yazılı olabileceği gibi, bizzat keşideci üzerine veya bir üçüncü şahıs hesabına da keşide edilebilir. Ancak TTK.nun 690.maddesi, aynı yasanın 585.maddesine yollama yapmadığından, anılan madde bonolar hakkında uygulanamaz. Dolayısiyle bir kimse poliçede olduğu gibi kendi emrine bono tanzim edemez. Bir başka anlatımla bonoyu tanzim eden, kendisini lehtar göstererek bono düzenleyemez. Zira, poliçedeki keşideci ile bonodaki keşideci aynı konumda olmayıp; poliçede kabul eden muhatap, bonodaki keşideci durumundadır. Somut olayda, takip dayanağı senedin keşidecisinin şikayetçi F.T. olduğu, lehtar hanesinde de onun ismi yazılı iken, üzeri çizilerek alacaklı F. H.'ın isminin yazıldığı görülmektedir. Lehtar hanesinde yapılan bu değişiklik imzalanmadığından geçerli değildir. Bu durumda, takip dayanağı belge, yukarıda açıklanan madde gereğince bono niteliğinde olmadığından, mahkemece İİK'nun 170/a maddesi gereğince takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin reddi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 01.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.