MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı tarafından borçlu hakkında 13.10.2014 tarihinde başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, örnek 7 numaralı ödeme emrinin borçluya 16.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı vekilinin talebi üzerine ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/507 D.İş sayılı dosyasında 17.10.2014 tarihinde ihtiyati haciz kararı verildiği, borçlunun yedi günlük yasal süre dolmadan 20.10.2014 tarihinde icra dairesinde borca itirazı üzerine takibin icra müdürlüğünce durdurulduğu ve alacaklı vekilinin ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin anılan ihtiyati haciz kararının infazı isteğiyle 21.10.2014 tarihinde icra dairesine yaptığı başvuru sonucu borçlunun taşınmazları ile banka hesapları üzerine ihtiyati haciz uygulandığı, borçlunun icra mahkmesine başvurarak, süresinde yapılan borca itiraz üzerine takibin durdurulmuş olmasına rağmen konulan ihtiyati hacizlerin hükümsüz olduğunu belirterek hacizlerin kaldırılmasını ve icra müdürlüğünde bulunan kesintilerin iadesini talep ettiği, mahkemece, takibin durdurulmuş olması nedeniyle itirazın kaldırılması ya da iptali kararı getirilmeden, durdurmadan sonra sunulan ihtiyati haciz kararı gereğince haciz yapılmasının yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulü ile icra dosyasındaki ihtiyati haciz uygulama kararının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.İhtiyati haciz; İİK.'nun 257. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş alacaklar ile muayyen ikametgahı bulunmayan ya da mal kaçıran borçlular için vadesi gelmemiş alacakları temin bakımından borçlunun malları ve hakları üzerine konulan tedbir niteliğinde bir işlemdir. Diğer taraftan, İİK.'nun 264. maddesindeki ihtiyati haczi yaptıran alacaklının yedi gün içerisinde takip talebinde bulunmaya veya dava açmaya mecbur olduğuna ilişkin hükümden de anlaşılacağı üzere; ihtiyati haciz ile icra takibi ayrı ayrı düzenlemeler olup, ayrı ayrı hukuki sonuçlar doğurur. Bu nedenle ihtiyati haciz kararı, icra takip işlemi olmayıp, yapılacak icra takibinden veya açılacak davadan önce ya da sonra uygulanan ve HMK.'nun 389. ve izleyen maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir benzeri bir işlem olduğundan bir takip muamelesi sayılamaz. Dolayısıyla, ihtiyati haciz kararına istinaden ihtiyati haciz uygulanması, genel anlamda bir takip işlemi olmayıp, niteliği itibariyle tedbir vasfında bulunduğundan, icra takibinin durdurulması ihtiyati haczin infazına mani teşkil etmez.O halde mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.