Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2118 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 32369 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Borçlunun, sair fesih nedenleri ile birlikte satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğunu da ileri sürerek 29.12.2015 tarihinde yapılan iki adet taşınmaz ihalesinin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece istemin reddine karar verildiği görülmüştür..7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun “Aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat” başlıklı 16. maddesinde; “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” hükmü, aynı Kanunun 23/9. maddesinde; “Tebliğ evrakı kime verilmiş ise onun imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasını ihtiva etmesi lazımdır” hükmü ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesinde ise; “Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” hükmü yer almaktadır.Somut olayda, borçluya gönderilen satış ilanının “Tebliğ adresinde muhatap hasta yatıyor aynı konutta daimi ikamet eden ehil yardımcısı Leyla Uzundere'ye tebliğ edildi” şerhiyle 02.12.2015 tarihinde Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine göre tebliğ edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Ancak, kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunuyorsa, tebligatın bizzat muhatabın kendisine yapılması gerekmekte olup, Tebligat Kanunu'nun 16. maddesinde yazılı şartlar oluşmadan yapılan tebligatın usulsüz olduğu görülmektedir. Kaldı ki, tebliğ mazbatasında muhatabın tebligatı alamayacak durumda olduğuna yönelik bir açıklama da yoktur.Diğer yandan, Tebligat Kanunu'nun 21. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat yapılabilmesi için, muhatabın tebligat çıkarılan adreste ikamet etmekle birlikte, geçici olarak adreste bulunmadığının ve nedeninin, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin tespiti ile bu tespitin tebliğ evrakına yazılması ve tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir (Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik m.30/1).Burada yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, Hakim tarafından denetlenebilir. Somut olayda, borçluya 13.11.2015 tarihinde tebliğ edilen diğer satış ilanı tebligatının incelenmesinde; muhatabın dışarı gittiği, Mahmut Akar'ın beyanından anlaşılması üzerine tebliğ evrakı, TK'nun 21. maddesi gereğince muhtara teslim edilmiş olup, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmış ve haber bırakılan komşunun ismi yazılmadan imzadan imtina ettiği hususu yazılmıştır. Tebliğ memuru, muhatabın adreste bulunmama sebebini, borçlunun adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğini, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeden "dışarı gittiği" açıklaması ile yetinerek muhtara tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması ile tebliğ işlemini tamamlamıştır. Ayrıca, haber bırakılan komşunun kim olduğu açık bir şekilde tespit edilmeyerek, sadece imzadan imtina ettiğine ilişkin bir açıklama yazıldığı görülmektedir. Bu durumda anılan tebligat, bu hali ile 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüzdür.İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir.O halde mahkemece, açıklanan nedenlerle ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.