Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21105 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9276 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Şikayetçi 3. kişi şirket vekili, 362 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazları, müvekkili şirketin, alacaklısı olduğu icra dosyası ile ilgili olarak açtıkları tasarrufun iptali davası sonrasında ihale ile aldığını, ihale tarihinden sonra ise taşınmazlara haciz konulduğunu belirterek icra müdürlüğünden hacizlerin kaldırılmasını istemiş, istemin reddi üzerine icra mahkemesine şikayet yoluna başvurmuş, mahkemece şikayete konu icra dosyası ile ilgili olarak kesinleşen tasarrufun iptali kararına dayalı olarak yapılan haciz işleminde usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. İİK'nun 134/1. maddesinde; "İcra dairesi tarafından taşınmaz kendisine ihale edilen alıcı o taşınmazın mülkiyetini iktisap etmiş olur. İhale kesinleşinceye kadar taşınmazın ne şekilde muhafaza ve idare edileceği icra dairesi tarafından kararlaştırılır" hükmüne yer verilmiştir. HGK'nun 07.04.2004 tarih ve 2004/12-210 E. 2004/208 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, taşınmazın, borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için, haciz tarihinde borçlunun adına kayıtlı olması zorunludur. Bir başka deyişle, haciz tarihinde takipte taraf olmayan 3. kişi adına kayıtlı olan taşınmazın, borçlunun borcu için haczi mümkün bulunmamaktadır. Tasarrufun iptali davasının sonuçlarını düzenleyen İİK.nun 283/1. maddesine göre de; “Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve davanın konusu taşınmazsa, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir.” Satış ile 3. kişiye geçen mülkiyet, tasarrufun iptaline karar verilmesi ile borçluya geri dönmez. Yalnızca, alacaklıya, 3. kişiye ait taşınmaz üzerine haciz koydurarak sattırmak suretiyle alacağını tahsil imkanı verir. Somut olayda, şikayetçi 3. kişi şirketin, ...'nden olan alacaklarının tahsili için başlattığı icra takibinde şikayet konusu taşınmazlar ile ilgili olarak 14/08/2007 tarihinde tasarrufun iptali davası açtığı, ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 04/12/2009 tarih ve 2007/ 458 E. 2009/ 569 K. sayılı kararı ile ... tarafından ...'e yapılan satış işlemlerine ilişkin tasarrufların iptaline karar verildiği, bu karar doğrultusunda taşınmazlar üzerine haciz konulduğu ve 21/09/2010 tarihinde yapılan ihalede alacağa mahsuben şikayetçi şirkete ihale edilerek taşınmazların, adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Öte yandan alacaklı ... tarafından borçlu ... aleyhine takip yapıldığı, alacaklının şikayet konusu taşınmazlar ile ilgili olarak 15/05/2009 tarihinde tasarrufların iptali davası açtığı, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 13/12/2012 tarih ve 2012/103 E. 2012/118 K. sayılı kararı ile ... adına kayıtlı iken ...'ya, ... tarafından ...ne, ... tarafından da ...'e satışı yapılan taşınmazların satışına ilişkin tasarrufların iptaline karar verildiği, bu karar doğrultusunda taşınmazlar üzerine 02/09/2014 tarihinde haciz konulduğu anlaşılmıştır. Şikayet konusu icra dosyası ile ilgili olarak alacaklının açtığı tasarrufun iptali davası, takip alacaklısı ... ile takip borçlusu ... ve taşınmazın sırasıyla malikleri ..., ... ve ... arasında görülmüş olup, anılan davada, taşınmazları ihale yolu ile satın alan ve adına tescil ettiren şikayetçi 3. kişi ... taraf değildir. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında somut olayın incelenmesinde; taşınmazları ihale yolu ile satın alan 3. kişinin taşınmazlarının, tarafı olmadığı tasarrufun iptali davası sonucunda verilen karara dayalı olarak haczedilmesi usulsüz olup, mahkemece şikayetin kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.