Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21097 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 18275 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: İstanbul 9. İcra MahkemesiTARİHİ: 17/05/2007NUMARASI: 2007/231-2007/510Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlar Kanununun 133.maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan ve Türk Ticaret Kanununun 730/18.maddesi gereğince çekler hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 662.maddesi zamanaşımının hangi sebeplerle kesileceğini sınırlı bir şekilde açıklamıştır. Bu sebeplerden biri de, dava açılmasıdır. Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacağı hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Borçlunun açacağı menfi tespit davasında, alacaklı durumundaki davalı asıl, iddiasını def’i yolu ile ileri sürdüğü için borçlunun açtığı dava bu nedenle zamanaşımını keser. (HGK.nun 22.02.1984 T. 1981/11-716 E. – 1984/141 K.) (HGK.nun 20.11.1996 tarih ve 1996/12-654 e. – 1996/805 K.)Somut olayda çeke dayalı olarak başlatılan icra takibi 4.3.2002-4.2.2003 tarihleri arasında işlemsiz bırakıldığından TTK.nun 726.maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi oluşmuştur. Taraflar arasındaki 27.4.2001 tarihli taksitlendirme sözleşmesi uygulanmaya konmadığı gibi borçlu tarafından bu taksitlendirme gereğince hiçbir ödeme yapılmadığı için anılan sözleşmenin zamanaşımının oluşmasına engel teşkil etmediği tespit edilmiştir. Alacaklının takibi işlemsiz bıraktığı 4.3.2002-4.2.2003 tarihlerinden sonra borçlu tarafından 31.12.2004 tarihinde açılan menfi tesbit davası oluşan zamanaşımına etkili olmayıp yukarıda yazılı ve menfi tesbit davasının zamanaşımını keseceği yönündeki kuralın olayda uygulanma yeri bulunmamaktadır. Ayrıca menfi tesbit davası açılmasının zamanaşımı isteminden feragat edildiği ve ceza davalarının da zamanaşımını kestiğine yönelik alacaklı vekilinin açıklamalarının yasal dayanağı yoktur. Bundan başka ilamda hükmedilen inkar tazminatının tahsili dayanağını ilamdan aldığı için asıl alacağın zamanaşımına uğraması olgusundan etkilenmez. Bu durumda Mahkemece, İİK.nun 71/2 ve 33/a-1 maddeleri gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi yerine olaya uygun bulunmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 13/11/2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.