Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20954 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9807 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan icra takibinde, borçlunun örnek (10) numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine İİK'nun 168/4. maddesinde öngörülen yasal sürede icra mahkemesine başvurarak imzaya itiraz ettiği, mahkemece, 19/11/2014 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak, borçlunun imzaya itirazının reddine karar verildiği görülmüştür.Mahkemece yaptırılan inceleme sonucu bilirkişi ... tarafından düzenlenen 21/04/2014 tarihli raporda; takibe konu edilmeyen ve alacaklı tarafça dosyaya sunulan dört adet çekin incelenerek keşideci imzalarının şirket yetkililerinin eli ürünü olmadığının, aynı bilirkişiden alınan 10/07/2014 tarihli raporda ise, takibe konu çekteki keşideci imzasının şirket yetkililerine ait olmadığı kanaatine varıldığının bildirildiği görülmektedir.Mahkemece hükme esas tutulan ve yine aynı bilirkişiden alınan 19/11/2014 tarihli raporda ise; "takibe konu çekte keşideci imzası ile şirket yetkilileri ..., ..., ...'e ait imzalar arasında imzaların kişiselleştirilmesine yarayacak herhangi bir grafolojik, grafometrik ilişki kuralamadığı, takibe konu çekteki keşideci imzası ile dosyaya alınan söz konusu şirket yetkilileri adına imzalanmış 4 adet çek üzerindeki yetkili keşideci imzaları arasında ise imza tasarımı genel şekil, başlangıç ve bitim, örgülenme biçimi, ritmik hareketlerin imza formuna aktarılması, kalem dönüş özellikleri, hız, baskı derecesi v.b gibi tanı özellikleri bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların tüzel kişiliği temsil eden aynı şahsın eli ürünü imzalar oldukları" şeklinde kanaat bildirildiği, bu durumda bilirkişi raporları arasında çelişki oluştuğu, bu haliyle, raporun, itiraza konu edilen imzaların aidiyeti konusunda hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan alacaklı tarafından dosyaya sunulup bilirkişi tarafından incelenen ve takip konusu olmayan dört adet çekin, borçlu tarafça rızaen ödendiğine dair borçlunun açık bir kabul beyanı da bulunmamaktadır. Bu durumda alacaklı tarafça dosyaya sunulan bu çeklerin emsal imza olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir.O halde mahkemece, yeniden uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan, kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.