Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20900 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 5065 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Bakırköy 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 22/12/2010NUMARASI: 2010/782-2010/1700Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde borçlunun mahkemeye başvurusu öncelikle yetki itirazına yöneliktir. İİK.nun 50.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken HUMK. nun 12.maddesi gereğince ihtiyati haciz kararından sonra bu kararın dayanağı olan alacak davası haciz kararını veren mahkemede de açılabilir. Anılan hüküm icra dairelerinin yetkisini belirlemede de geçerlidir. Somut olayda, alacaklı vekili tarafından icra takibine Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/259 D. iş sayılı ve 10.06.2010 tarihli ihtiyati haciz kararına dayanılarak, 12.06.2010 tarihinde başlandığı ve örnek (10) ödeme emri tebliği üzerine borçlu vekilinin 21.06.2010 tarihinde ve yasal sürede icra mahkemesine başvurarak Bakırköy İcra Dairesinin yetkisine itiraz ettiği, 02.09.2010 tarihinde Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesince ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verildiği ve anılan kararın 11.11.2010 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Kural olarak icra mahkemesince itiraz tarihinde mevcut olmayan bir mahkeme kararı bekletici mesele yapılarak sonuca gidilemez. Dolayısıyla, borçlunun itirazında, ihtiyati haciz kararına itiraz ettiğini bildirmesi durumunda mahkemece bu itirazın sonucu beklenerek yetki itirazı hakkında karar verilemez. Ancak, itiraz süresi içinde ihtiyati haciz kararının kaldırılmış olması durumunda, bu durumun mahkemece nazara alınması gerekir. Ne var ki mahkemece bekletici mesele yapılmamış olmakla beraber, icra mahkemesince karar verilmesinden önce ihtiyati haczin kaldırılmış olması durumunda, böyle bir maddi olgunun mahkemece yok sayılmasının kabulü de mümkün değildir. Dairemizin değişen ve yeniden oluşan içtihatlarında icra mahkemesince karar tarihinde mevcut olan bu şekildeki bir maddi olgunun dikkate alınarak icra dairesinin yetkisini belirlemede ihtiyati haciz kararının nazara alınmaması gerektiği sonucuna varılmıştır. Somut olayda da her ne kadar alacaklı tarafından icra takibine Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/259 D. iş sayılı ve 10.06.2010 tarihli ihtiyati haciz kararına dayanılarak başlanılmış ise de icra mahkemesinin karar tarihi olan 22.12.2010 tarihinden önce 02.09.2010 tarihinde Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesince ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verildiğine ve bu karar dosya içinde mevcut olduğuna göre, artık anılan ihitiyati haciz kararı icra dairesinin yetkisini belirlemede dikkate alınamaz.Bonoya dayanan takiplerin borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki (genel yetkili) icra dairesinde (HUMK. 9. madde), bonoda öngörülen yetkili icra dairesinde (yetki sözleşmesi HUMK.nun 22/son madde), bonoda yazılı ödeme yerinde yahut bonoda ödeme yeri gösterilmemiş ise bononun düzenlendiği yerde yapılması mümkündür.Takibe dayanak alınan bonoda taraflar İstanbul Mahkemelerinin selahiyetini kabul etmişlerdir. Borçlunun ikametgahı ise Başakşehir/İstanbul olarak gösterilmiştir. Alacaklı icra takibini Bakırköy İcra Dairesinde başlatmıştır. Bakırköy İcra Dairesinin yetkili olduğu konusunda bir anlaşma bulunmayıp, aksine sözleşilen yer İstanbul İcra Mahkemeleri ve dolayısıyla İstanbul İcra Daireleridir. İİK.nun 50.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken HUMK.nun 22.maddesi gereğince kamu düzeni ile ilgili bulunmayan hallerde taraflar yetkili mahkemeyi (icra dairesini) sözleşme ile belirleyebilirler. Yukarıda açıklandığı üzere taraflar özel yetkili yer olarak İstanbul İcra Dairelerini kararlaştırmışlardır. Genel yetkili yerde takip hakkı olan alacaklının, tercih hakkını kullanarak özel yetkili yerde de takipte bulunması mümkündür. Ancak, alacaklı İstanbul İcra Dairesi yerine yetkisiz Bakırköy İcra Dairesinde takibi başlattığından, HUMK.nun 23.maddesi uyarınca yetkili icra dairesini tercih hakkı borçluya geçmiştir. Borçlu ise özel yetkili yer olarak kararlaştırılan İstanbul İcra Dairesini tercih etmiştir. O halde mahkemece İstanbul İcra Dairlerinin yetkili olduğuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yetki itirazının reddine şeklinde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 01/11/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.