MAHKEMESİ : Fethiye İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 29/05/2013NUMARASI : 2010/616-2013/249 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vasisi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi .. ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçlu vasisinin, vesayet kararından sonraki işlemlerin vasiye yönelik yapılması gerektiğini ileri sürerek ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Dava ve takip ehliyeti, kişinin, kendisinin veya temsilcisi aracılığıyla bir davada veya takipte usul veya takip işlemlerini yapabilme ehliyetidir. Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan bütün gerçek veya tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar bazı istisnai (kişiye sıkı surette bağlı haklarını kullanmada; TMK.nun 453, 462/7; TMK.nun 359, 455.maddelerindeki) hallerde dava ve takip ehliyetine sahiptirler. Bu durumlar dışında ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlıların dava ve takip ehliyetleri yoktur. İstisnai haller dışındaki dava ve takiplerde kanuni temsilcileri tarafından temsil olunurlar. Somut olayda, Gölhisar Sulh Hukuk Mahkemesinin 05/10/2009 tarih ve 2009/129 E.-244 K.sayılı kararı ile borçlunun vesayet altına alındığı, bu tarihten sonra satışa karar verildiği ve yine vesayet kararından sonra satış ilanının kısıtlıya tebliğ edildiği görülmektedir. Vesayet altına alınma kararından sonra, yukarıda açıklanan istisnai durumların varlığı iddia ve ispat edilmediğine göre, kısıtlıyı vasisi temsil edeceğinden ve onun adına itiraz ve şikayet haklarını kullanacağından İİK.nun 127.maddesi kapsamında çıkarılan satış ilanının vasiye tebliği zorunludur. Bu husus, kamu düzenine ilişkindir. Dosyada mevcut raporlarda, borçlunun takip dayanağı senedin düzenlendiği tarih itibariyle fiil ehliyeti bulunduğu belirtilmiş olup, bu durum, satış ilanı tebliği tarihi itibariyle de fiil ehliyetinin mevcut olduğunu göstermez. Kaldı ki, sulh hukuk mahkemesince verilmiş bir vesayet kararı da mevcuttur. O halde, mahkemece, ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir. Öte yandan HMK’nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır. SONUÇ : Borçlu vasisinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.