MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 13/06/2013NUMARASI : 2012/619-2013/306 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 22/10/2013 tarih, 2013/23461-33071 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Şikayetçi vekili icra mahkemesine başvurusunda özetle, müvekkili anonim şirketin hisselerinin ilmühabere bağlanması nedeniyle şirket ortağı hakkındaki haczin pay defterine işlenmesine yönelik icra müdürlüğü kararının iptalini talep etmiş, mahkemece icra müdürlüğü işleminin TTK'nun 133/2. maddesine uygun olduğundan bahisle şikayetin reddine karar verilmiştir. 6102 Sayılı TTK'nun 133/2. maddesinde, "Sermaye şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını, o ortağa düşen kar veya tasfiye payından almak yanında, borçluIarına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir" hükmü yer almaktadır. Maddenin hükümet gerekçesine bakıldığında, "6762 Sayılı Kanun'un 145'inci maddesini karşılayan bu hüküm, uygulamanın gereksinimlerine cevap verecek şekilde ve Yargıtay kararlarına göre yeniden düzenlenmiştir. Birinci fıkra, eski metnin aksine, haklı ve doğru olarak sadece şahıs şirketlerine özgülenmiştir. 6762 sayılı Kanundaki sermayesi paylara bölünmüş şirketlerle anonim şirketlere ve "hisse senetleri"ne özgülenmiş bulunan ikinci fıkra "sermaye şirketleri" ibaresi kullanılarak limited şirketleri ve senede bağlanmamış payları da kapsayacak tarzda genişletilmiştir. Haczedilecek ve paraya çevrilecek payın anonim, limited ve paylı komandit şirkete ait bulunması veya senede bağlanmış olup olmaması, herhangi bir hüküm farkı yaratmaz. Hükmün bir diğer yeniliği, haczin ve paraya çevrilmenin hangi hükümlere göre yapılabileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır. Nihayet, haczin talep halinde pay defterine işlenebileceği belirtilerek aleniyete kavuşması, bu yolla şeffaflığın sağlanmasına olanak verilmiştir" açıklamasına yer verildiği görülmektedir. TTK'nun 133/2. maddesinden ve madde gerekçesindeki "Haczedilecek ve paraya çevrilecek payın anonim, limited ve paylı komandit şirkete ait bulunması veya senede bağlanmış olup olmaması, herhangi bir hüküm farkı yaratmaz" ifadesinden, sermayeşirketlerinde senede bağlanmış veya bağlanmamış payların haczedilebileceğinin düzenlendiği, hacze konu olabilecek şirket hisselerinin senede bağlanmış olsun veya olmasın" İcra ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilebileceği" belirtilmek suretiyle de haczin ne şekilde yapılabileceğinin belirlendiği görülmektedir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, hacizde senede bağlansın veya bağlanmasın tüm paylar yönünden İİK hükümlerine atıf yapılmış bulunmaktadır. TTK'nun 133/2. maddesindeki " Sermaye şirketlerinde alacaklılar, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler" şeklindeki bu atıftan hareket edildiğinde, haczin icrası usulünün, İİK'nun taşınırların haciz hükümlerine tabi olduğu, bu durumda şirket hisselerinin haczi için İİK'nun 88 ve 94. maddelerinin geçerliliğini koruduğu ve söz konusu maddelerde öngörülen usulün uygulanmasına devam edileceği anlaşılmaktadır. Diğer yandan haczin pay defterine işlenmesi ise, hacizde bir geçerlilik şartı olmayıp, muhafaza tedbiri niteliğindedir. Nitekim TTK'nun 133. maddesinin gerekçesinde " ... haczin talep halinde pay defterine işlenebileceği belirtilerek aleniyete kavuşması, bu yolla şeffaflığın sağlanmasına olanak verilmiştir" ifadeleriyle de haczin pay defterine işlenmesinin hacizde bir geçerlilik şartı olmayıp, aleniyeti sağlamaya yönelik muhafaza tedbiri niteliğinde olduğuna işaret edilmiştir. Maddede" Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir" denmekte olup, senede bağlansın veya bağlanmasın tüm payların hacizlerinin pay defterine işlenmek suretiyle gerçekleşeceğinden bahsedilmemiştir. Kanun koyucu burada, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların haciz işleminin tamamlanmasından sonra muhafaza tedbiri olarak haczin deftere işlenmesini aleniyetin sağlanması açısından öngörmüştür. Bu durumda TTK'nun 133/2. maddesi haczin uygulanması bakımdan bir değişiklik ve yenilik getirmemiştir. Sadece hisse senedi ve ilmühabere bağlanmış senetlerin İ.İ.K'nun 88. maddesine göre fiilen el konulmak suretiyle haczi halinde de muhafaza tedbiri olarak (IlK m.94'de olduğu gibi) haczin pay defterine işlenebilmesi imkanı açısından bir yenilik getirdiği sonucuna varılabilir. Tüm bu nedenlerle ortağın borcundan dolayı anonim şirketteki çıplak payın haczinin gerçekleştirilmesi İİK m. 94 hükmüne; hisse senedi veya onun yerine geçen ilmühabere bağlanmış payların haczinin gerçekleştirilmesi ise İİK m. 88. madde hükmüne tâbi olmaya devam etmektedir. Borçlunun ortağı olduğu anonim şirket, hisse senedi çıkarmış ise, bu hisse senetleri İİK.nun 88/1. maddesi uyarınca, taşınır malların haczi hakkındaki hükümlere göre haczedilir. Öte yandan, anonim şirkette, payın (hissenin) hisse senedine bağlanması zorunlu değildir. Eğer pay, hisse senedine (veya ilmuhabere) bağlanmazsa, çıplak pay olarak kalır. Hisse senedine (veya ilmuhabere) bağlanmamış (çıplak) pay da hisse senedi gibi her çeşit işlemin konusu yapılabilir, devredilebilir, rehnedilebilir, üzerinde intifa hakkı tanınabilir, haczedilebilir. Anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya pay ilmuhaberi çıkartılmamışsa, borçlunun şirketteki (çıplak) payı, icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir. (İİK.m.94/1 C.3). Buna göre, çıplak pay hissesinin haczine karar veren icra müdürü, bu hacizle ilgili muhafaza tedbiri almak için mahalline (anonim şirket merkezine) gitmek zorunda değildir. İcra müdürü, İİK.m.94/l C.3 hükmüne göre, anonim şirkete bir ihbarname (bildiri) göndermekle de yetinebilir. Bu ihbarnamede (bildiride), borçlunun anonim şirketteki çıplak payının haczedildiği, bu haczin pay defterine işlenmesi, ilerde hisse senedi (veya ilmuhaber) çıkarılması halinde borçlunun (çıplak) payına düşen hisse senetlerinin (veya ilmuhaberlerin) borçluya verilmeyip, icra dairesine (dosyasına) teslim edilmesi, borçluya çıplak payı ile ilgili bütün tebligatın bundan böyle icra dairesine yapılması ve borçlunun muvafakatinin alınması gereken bütün müşterek tasarruflar ve kararlar için borçlu ortak yerine icra dairesinin muvafakatinin alınması gerektiği (anonim şirkete) ihbar edilir (bildirilir). Böylece, borçlunun haczedilen çıplak payı üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olduğu (İİK.m.86. m.94/1 C.6) anonim şirkete bildirilmiş ve buna aykırı davranışlara karşı gerekli muhafaza tedbirleri (İİK.m.90) alınmış olur. İcra dairesinin bu ihbarnamesini (haciz bildirisini) alan anonim şirket, çıplak payın haczedildiğini şirket pay defterine işlemek zorundadır; ancak, çıplak pay haczi, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile, haciz bildirisinin anonim şirkete tebliğ edildiği tarihte yapılmış sayılır. (İİK.m.94/1 CA Prof.Dr.Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2004 baskı, s.392,393). Somut olayda, şikayetçi şirketin şikayet dilekçesi ekinde ilmühaber çıkarılmasına ve hissedarlara dağıtılmasına ilişkin 20/08/2010 tarihli yönetim kurulu kararı ve borçlu adına düzenlenmiş geçici ilmühaber fotokopisi gibi belgeler ibraz ettiği görülmektedir. Şikayetçi şirketin hisse senedi (geçici ilmühaber) çıkardığı yönündeki bu iddiası hakkında mahkemece, resmi kayıtlar incelenerek bir tespit yapılmamıştır. 19.03.2013 tarihli hukukçu bilirkişi raporunda uyuşmazlığın çözümü bakımından, takip borçlusuna ait hisselerin pay senedine veya ilmühabere bağlanmış olup olmadığının şirketin resmi kayıt, defter ve belgeleri incelenerek kesin biçimde tespitinin gerektiği, şikayetçi şirketin ilmühaber çıkardığı iddiasını ispat bakımından bazı deliller sunmuşsa da yeterli olmadığı, bu hususun tespiti bakımından uzman bilirkişiden de faydalanarak ek tahkikat yapılması gerektiği belirtilmiştir. O halde, mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla şirketin resmi kayıt, defter ve belgeleri incelenmek suretiyle, haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih itibariyle pay senedi çıkarılıp çıkarılmadığı araştırılarak, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekirken Dairemizce onandığı anlaşılmakla karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir. SONUÇ: Şikayetçinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 22.10.2013 tarih ve 2013/23461-33071 sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.