Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20861 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 3885 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : Alaşehir İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 13/12/2010NUMARASI : 2010/243-2010/288Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından borçlu hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlanmış, borçlu, yetkili icra dairesinin Antakya İcra Daireleri olduğunu bildirerek yetki itirazında bulunmasının yanısıra ayrıca borca ve fer'ilerine de itiraz etmiş, alacaklının itirazın kaldırılması istemi üzerine, mahkemece davanın reddine ve alacaklının %40 oranında tazminata mahkumiyetine karar verilmiştir. Konusu mal varlığı olan borçlar hukukuna ilişkin sözleşmelerden doğan davalarda yetki HUMK'nun 9 ve 10.maddelerinde belirtilen kurallara göre çözümlenir . HUMK'nun 10. maddesinde, sözleşmeden doğan davalar için iki özel yetki kuralı konulmuştur.A- Sözleşmenin yerine getirileceği yer mahkemesinin yetkisi (aktin icra, ifa edileceği yer) B- Sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinin yetkisi (davanın açıldığı zaman davalı veya vekilinin orada bulunması koşulu ile) Sözleşmenin yerine getirileceği yer, öncelikle tarafların açık veya zımni isteğine göre tespit edilir. Sözleşmede karşılıklı olarak değişik yerlerde yerine getirilecek borçlar varsa (malın teslim edileceği yer-borcun ödeneceği yer), mal teslimi için açılacak dava teslim yeri mahkemesinde, borcun ödenmesi için açılacak dava ise, borcun ödeneceği yer mahkemesinde açılabilir. Ancak açık veya zımni olarak sözleşmenin yerine getirileceği yerin anlaşılamadığı hallerde yetkili yer BK'nun 73.maddesine göre belirlenir. Bu gibi hallerde BK'nun 73.maddesinin uygulanabilmesi için de akdi ilişkinin kabul edilmesi gerekmektedir. Somut olayda, borçlu tarafça alacaklı tarafın dayandığı akti ilişki kabul edilmemekle HUMK'nun 10 ve BK'nun 73. maddesi gereğince, yetki meselesinin halline imkan yoktur. Şu halde yetki meselesinin genel yetki kuralları çerçevesinde çözümlenmesi zorunludur.İİK'nun 50. maddesinin yaptığı gönderme ile dava tarihi itibari ile uygulanması gereken 1086 Sayılı HUMK'nun 9. maddesi gereğince, takibin borçlunun yerleşim yeri olan Hatay İcra Dairesinde başlatılması gerekmektedir. O halde mahkemece öncelikle, yetki itirazı yönünden inceleme yapılarak yetki itirazının kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi ve bu durumda işin esasına girilmediği gözetilerek alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24/10/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.