Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2086 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 25578 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı idare tarafından kira alacağının tahsili amacıyla genel haciz yoluyla yapılan ilamsız icra takibinin kesinleşmesinden sonra, takip dosyasında işlem yapılmadığı nedeniyle 22.12.2012 tarihinde icra müdürlüğünce icra takip dosyasının işlemden kaldırıldığı, alacaklının 6111 Sayılı Yasa uyarınca borçlunun borcunun yapılandırıldığını, bu sürede takibin durduğunu, ancak taksitlerin ödenmemesi sebebiyle takibin kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini belirterek haczedilen taşınmazların yeniden kıymet takdirinin yapılmasını ve satılarak paraya çevrilmesini talep ettiği, icra müdürlüğünce hacizlerin İİK'nun 106. ve 110. maddeleri uyarınca düştüğü ve takibin yenilenmeyerek yeniden haciz konulmadığı gerekçesiyle talebin reddedildiği anlaşılmıştır. 6111 sayılı Yasa'nın 17. maddesinin 25. fıkrasının (a) bendinde "İlgili kanunları uyarınca orman sayılan yerler, Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlar hakkında yapılan kesin izin, kesin tahsis, kullandırma kararı, irtifak hakkı, kullanma izni ve kiralama işlemlerinden kaynaklanan ve vadesi 31/12/2010 tarihi itibarıyla geldiği halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan kullanım bedelleri ve hasılat/ticari kâr payları asıllarının tamamı ile bu alacaklara ilişkin gecikme zammı, faiz gibi fer’ileri yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde azami onsekiz eşit taksitte tamamen ödenmesi şartıyla, bu alacaklara hesaplanan gecikme zammı, faiz gibi fer’i alacakların tahsilinden vazgeçilir" düzenlemesi mevcuttur. Alacaklı idarenin takibe konu alacağının bu madde kapsamında kaldığı görülmektedir.Aynı maddenin 25. fıkrasının (d) bendinde; " Bu fıkra kapsamında olan ve bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce dava konusu edilmiş ve/veya icra takibi başlatılmış alacaklar için borçluların bu fıkra hükümlerinden yararlanmak üzere bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar ilgili idarelere başvuruda bulunması ve bu fıkra kapsamında hesaplanan tutarların fıkrada öngörülen süre ve şekilde ödenmesi şartıyla bunlar için açılan davalar sonlandırılır ve icra takipleri durdurulur. Bu takdirde borçluların mahkeme ve icra masrafları ile vekâlet ücretini ilk taksit tutarı ile birlikte ödemeleri şarttır" hükmü yer almaktadır. 6111 Sayılı Yasanın 19. maddesinde ise, taksitlerin ödenmemesi halinde yapılacak işlemler düzenlenmiş olup, "Bu Kanuna göre ödenmesi gereken taksitlerden; bir takvim yılında iki veya daha az taksitin, süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde, ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksiti izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51. maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır. Süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilir. Bu hüküm her bir madde ve alacaklı idareler açısından taksitlendirilen alacaklar için ayrı ayrı uygulanır" hükmüne yer verilmiştir.Somut olayda, alacaklı idare ile borçlu arasında 6111 Sayılı Kanun kapsamında 29.04.2011 tarihli ödeme planının yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, 6111 sayılı Yasa'nın 17. maddesinin 25. fıkrasının (a) ve (d) bentleri uyarınca icra takibi 29.04.2011 tarihinde durmuştur. Aynı Kanunun 19.maddesine göre, borçlunun, anılan Kanun hükümlerinden yararlanma hakkını kaybettiği tarihe kadar da takip durmaya devam eder. Bir diğer anlatımla, borçlunun, anılan Kanun hükümlerinden yararlanma hakkını kaybettiği tarihten itibaren alacaklının icra takibine devam etmesi mümkündür. O halde mahkemece, 6111 sayılı Yasa'nın 17. maddesinin 25. fıkrasının (a) ve (d) bentleri ve aynı Kanun’un 19.maddesine göre inceleme yapılarak, borcun yeniden yapılandırılması neticesinde oluşturulan ödeme planı koşullarının yerine getirilip getirilmediğinin, ödeme planı yerine getirilmemişse yeniden yapılandırmanın hükümsüz kalıp kalmadığının ve hükümsüz kalmışsa bu tarihin tespit edilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.