MAHKEMESİ : İstanbul 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/12/2008NUMARASI : 2008/1177-2008/1285Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 14.02.2011 tarih, 2010/20198-2011-586 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu vekili, takip sonrası zamanaşımında bulunarak icranın geri bırakılmasını istemiş, mahkemece, “icra dosyasında takibin kesinleşmesinden sonra son işlem tarihinin 28.3.2008 olduğu, alacaklı vekilince çekler için öngörülen 6 aylık zaman aşımı süresi içinde zamanaşımını kesen bir sonra alacaklı vekilince dosyada zaman aşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığı” gerekçesiyle icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir.Takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde çek olduğundan, olaya TTK. nun 726 ve 730. maddelerinin göndermesi ile aynı kanunun 662 ve 663. maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Borçlar Kanunu’nun 133.maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan ve T.T.K.’nun 730/18.maddesi gereğince çekler hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 662.maddesi, zamanaşımının hangi sebeplerle kesileceğini sınırlı bir şekilde açıklamıştır. Bu sebeplerden biri de dava açılmasıdır. Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacak bir dava olduğu hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak borçlu tarafından açılacak davada, alacaklı durumundaki davalının itirazını defi yolu ile ileri sürdüğü cihetle, borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerekir. Nitekim Yargıtay HGK. nun 20.1.1996 tarih 1996/12–654 esas 1996/805 karar sayılı kararı ile de aynı ilke kabul edilmiştir. Menfi tespit davasının takip öncesi açılmış olması sonuca etkili değildir.Somut olayda, borçlu tarafından 5.10.2007 tarihinde İstanbul 6.cı Asliye Ticaret Mahkemesi’ne 2007-793 esas sayılı menfi tespit davası açıldığı bu davanın İstanbul 10 Asliye Ticaret mahkemesinin 2007-489 esas sayılı dosyası ile birleştirildiği ve halen derdeste olduğu ileri sürülmektedir. Mahkemece, borçlu tarafından menfi tespit davasının açılıp açılmadığı, açılmış ise derdest olup olmadığı ve alacaklı ........A.Ş’ nin taraf olup olmadığı, davaya cevap verip vermediği tespit edilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerekirken onandığı anlaşıldığından karar düzeltme isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 14.2.2011 tarih ve 2010/20198 Esas, 2011/586 sayılı onama kararının kaldırılarak mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 31.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.