Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20723 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 4722 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: İstanbul 11. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 11/11/2010NUMARASI: 2010/1646-2010/2220Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı şirket, borçlular Z.Ö.ve diğerleri aleyhinde, Z.T.Z. Ö.ile aralarındaki bayilik sözleşmesinden doğan ve doğacak alacak için konulan teminat ipoteğine dayalı olarak, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmış ve icra müdürlüğünce adı geçenlere örnek 6 nolu icra emri gönderilmiştir. İİK'nun 150/ı maddesinde; "Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir krediyi kullandıran tarafın ibraz ettiği ipotek akit tablosu kayıtsız ve şartsız bir para borcunu ihtiva etmese dahi, krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafa ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta, uzun vadeli kredi hesabının muaccel bulunmasına ilişkin hesap özetinin veya gayrinakdi kredinin ödenmesine ilişkin ihtarın noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa kredi sözleşmesinde yazılı yada ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/b maddesi gereğince, tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir sureti icra müdürüne ibraz ederse icra müdürü 149. madde uyarınca işlem yapar." hükmü yer almaktadır.İİK'nun 149. maddesi ise, ipotek akit tablosunun kayıtsız şartsız para borcu ikrarını ihtiva etmesi ve alacağın muaccel olması halinde icra emri gönderileceğini öngörmektedir. Somut olayda taraflar arasında kayıtsız şartsız para borç ikrarını ihtiva eden ipotek mevcut olmadığı gibi taraflar arasında borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi ilişkisi de bulunmadığından, icra emri gönderilmesine olanak tanıyan İİK'nun 150/ı maddesinin de olayda uygulanma yeri yoktur. Dayanak bayilik sözleşmesi Yasanın aradığı borçlu cari hesap niteliği taşımamaktadır. O halde alacaklının bayilik ilişkisinden doğan teminat ipoteğinden dolayı, genel mahkemelerde dava açıp, alacağını miktar olarak belirlemeden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile borçlu hakkında takip yapması usulsüzdür. Alacağın tahsil edilip edilemeyeceği yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece borçlu vekilinin isteminin kabulü ile takibin iptali yerine somut olaya uygun düşmeyen yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 31/10/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.