MAHKEMESİ : İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin icra mahkemesine yaptığı başvuruda, çekteki keşideci imzasının borçluya ait olmadığını ileri sürerek imzaya ve borca itirazda bulunduğu, mahkemece; 03.04.2013 tarihli vekaletnamede hemen hemen her konuda borçlunun dava dışı ...'i vekil tayin ettiği ve 02.12.2014 tarihli bilirkişi raporu ile imzanın ...'e ait olduğu tespit edildiğinden bahisle itirazın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Takip dayanağı çekin keşide tarihi itibariyle uygulanması gereken 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 504/3. maddesinde; "Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz" hükmüne yer verilmiştir. Ticari vekilin kambiyo taahhüdü altına girmesi de aynı Kanun'un 551. maddesinde özel yetkinin bulunması koşuluna bağlanmıştır. Buna göre vekilin vekaletnamesinde kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi varsa asil adına çek tanzim edebilir. Çekin "vekaleten" imzalandığı yazılmasa dahi, yukarıda açıklanan kurallara göre vekalet veren, vekil tarafından imzalanan çekten dolayı sorumludur. Somut olayda, alacaklı tarafından ibraz edilen, ... Noterliği'nin 03.04.2013 tarih ve 00655 yevmiye numaralı vekaletnamesinin incelenmesinde, ...'e, keşideci ... tarafından açıkça çek veya kambiyo senedi düzenleme yetkisi verilmediği görülmektedir. Vekaletnamede vekile pek çok konuda yetki tanındığı ve kapsamının geniş olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, keşideci ...'ın tacir olduğuna yönelik belge bulunmadığı gibi, velevki adı geçenin tacir olduğu kabul edilse dahi, bu vekaletnamenin ticaret siciline tescil edildiğine dair bir iddia ve bu yönde de bir delil ve belge bulunmadığına göre, ...'in ticari mümessil sayılmasına yasal olarak imkan bulunmamaktadır. O halde, alacaklının, takip dayanağı çekin ... tarafından imzalandığına ilişkin bir iddia ve kabul beyanı bulunmadığına ve usulüne uygun olarak grafoloji ve sahtecilik uzmanı Dr. ... tarafından düzenlenen 16.07.2014 tarihli raporda, keşideci imzasının ... elinden çıkmadığı tespit edildiğine göre, mahkemece, borçlunun itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun bulunmayan gerekçeyle itirazın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.