Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20212 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 8212 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Şişli 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 31/12/2009NUMARASI: 2009/1424-2009/1580Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :İİK'nun 65. maddesinde koşulları belirlenen gecikmiş itirazda bulunulabilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın bir engel nedeni ile süresinde itiraz edememiş olması gerekmektedir. Usulsüz tebligatta ise, tebligat usulüne uygun yapılmamıştır. Bu durumda icra hakimi tebliğ işleminin 7201 Sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığını inceleyecek ve tebligatın usulsüz olduğunu tespit ederse aynı Kanunun 32. maddesi gereğince öğrenme tarihine göre tebliğ tarihini düzeltecektir. Borçlunun dilekçesinde gecikmiş itirazdan söz etmesi sonuca etkili değildir. Zira HUMK'nun 76. maddesi gereğince hukuki sebebin ve uygulanacak yasa maddesinin tespiti hakimin görevine giren bir konudur. (HGK 05/06/1991-1991/12-258E.,344 K)Somut olayda borçlu adına çıkartılan 21/10/2009 tarihli örnek (7) ödeme emri tebligatına, tebliğ memurunca, "... adreste tebliğe caiz kimse bulunmadığından, işe gittiği komşusu K.A. tarafından beyan edilmesi ??zerine mahalle muhtarına tebliğ edilip, 2 nolu formül düzenlenip kapısına yapıştırıldığı, komşusu K.A.a haber verildi. İmzadan imtina etti..." şerhi verilerek tebliğ işleminin tamamlandığı görülmektedir. Yapılan bu tebliğ işlemi 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. ve Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesine uygun bulunduğundan mahkemenin tebligat usulsüzlüğüne yönelik şikayeti kabulünde isabet bulunmamaktadır. Ancak; borçlunun başvuru dilekçesinde, tebliğ işleminin yapıldığı sırada Trabzon ve Rize illerinde bulunduğunu ileri sürerek bir kısım belgeler ibraz ettiği ve anılan tebligatı (döndükten sonra) 03/11/2009 tarihinde muhtardan aldığını bildirdiği görülmektedir. Mahkemece davacının başvurusu HUMK'nun 76. maddesi de gözetilerek "gecikmiş itiraz" olarak kabul edilip, İİK'nun 65. maddesine göre inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken, istemin tebligat usulsüzlüğü şikayeti olarak nitelendirilip yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 20/09/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.