Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 20124 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 16837 - Esas Yıl 2006
MAHKEMESİ: İstanbul 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 12/07/2006NUMARASI: 2005/729-428Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı bankanın İİK.nun 68/b maddesi koşullarında takip yapabilmesinin ön koşulu hesap özetini noter aracılığı ile tebliğ ettirmesine bağlıdır. Genel haciz yolu ile başlatılan takipte borçlu vekili takibe 2.3.2005 tarihinde muttali olduğunu belirterek sözleşmede atılan imzaların müvekkilinin eli mahsulü olmadığını, herhangi bir borcu bulunmadığını işlemiş faize, işleyecek faize itiraz etmiş daha sonra alacaklının açmış olduğu itirazın kaldırılması davasında 28.6.2005 tarihli davaya cevap dilekçesi ile hesap özeti tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmüştür.Borçlu İrfan Alkan'a alacaklı banka tarafından İstanbul 11. Noterliğinin 11.3.1998 tarihli 8008 yevmiye nolu ihtarname ile gönderilen hesap özeti aynı adreste çalışan Zuhal Demir'e tebliğ edilmiştir.Yapılan bu tebligatın usulsüz olması halinde Tebligat Kanununun 32. maddesi gereğince muhatabın usulsüz tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi sayılır. Ancak, resmi surette bir belge ile aksinin kanıtlanması halinde bu beyana itibar edilemez. Usulsüz tebligatın düzeltilmesine ilişkin şikayetlerde, 7 günlük şikayet süresi borçlunun usulsüz tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği tarihte başlar. Olayımızda borçlu tebligatın usulsüzlüğünü yasal süreden sonra ileri sürdüğünden bu itirazı geçersizdir.İİK.nun 68/2. maddesi uyarınca tebliğ edilen hesap kat ihtarına süresinde borçlu tarafından yapılmış bir itiraz bulunmadığından İİK.nun 68/b maddesi gereğince bu sözleşme İİK.nun 68. maddesindeki belge niteliğini kazanır. Borçlunun yapmış olduğu sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığı itirazı bu aşamada dinlenmez. Bu husus ancak borç ödendikten sonra dava edilebilir. Bu durumda mahkemece borçlunun itirazında ileri sürüldüğü diğer hususlar incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, yapmış olduğu imza itirazı kabul edilerek alacaklının itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 31.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.