MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 21.06.2016 tarih ve 2016/5997-17385 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından, bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibine başlanmış, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu şirket ve avalist ... yasal sürede icra mahkemesine başvurarak takibe dayanak senetteki imzaların şirket yetkililerine ve avaliste ait olmadığını ileri sürerek imzaya itiraz etmişlerdir.Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda verilen 29.04.2014 tarihli, 2013/836 E.-2014/384 K. sayılı avalist ... yönünden verilen imzaya itirazın kabulü yönündeki karara ilişkin olarak, alacaklı tarafından yapılan temyiz talebinin Dairemizin 09.09.2014 tarihli, 2014/17084-20771 sayılı kararının “1” nolu bendinde reddedildiği, alacaklı tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmadığından, mahkemenin imzaya itirazın kabulüne ilişkin kararının bu aşamada kesinleştiği anlaşılmakla; alacaklının ... yönünden yapmış olduğu sair karar düzeltme itirazları yerinde değil ise de;Dairemizin 09.09.2014 tarihli, 2014/17084-20771 sayılı kararının “2” nolu bendinde yer alan bozma kararına uyulması üzerine alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, borçlu şirket yönünden mahkemece itirazın kabul edilerek borçlu yönünden takibin durdurulduğu, alacaklı aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedildiği, söz konusu kararın Dairemizce onandığı görülmektedir.Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz İİK'nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı Kanun'un 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edilmiştir.İİK'nun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasında ise; “İmza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun bilirkişiye ait hükümleri ile 309. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkraları ve 310, 311 ve 312. maddeleri hükümleri uygulanır” hükmü yer almaktadır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447/2. maddesinde yer alan “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/06/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır” düzenlemesi nedeniyle uygulanması gereken aynı Kanun'un211. maddesinde ise imza incelemesinin yöntemi gösterilmiş olup, buna göre hakim bilirkişi incelemesine karar verir ise önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzaları, ilgili yerlerden getirtir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda, tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.Vurgulamakta yarar vardır ki, anılan belgelerin tamamlanması konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26/04/2006 gün ve 2006/12-259 E. 2006/231 sayılı kararında da açıklandığı üzere, eldeki davanın niteliği itibariyle "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu gözardı edilmemeli ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemelidir (Hukuk Genel Kurulu'nun 06/02/2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 sayılı kararı).Özetlemek gerekir ise, imza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise, borçlunun duruşmada alınan medarı tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celbedilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir.Ayrıca yerleşik Yargıtay uygulamasına ve Dairemizin istikrar bulan kararlarına göre fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılması mümkün değildir. Bu nedenle imza incelemesine esas alınan borçlunun uygulamaya elverişli imzalarının bulunduğu belge asıllarının getirtilerek, incelemenin bunlar üzerinden yapılması gerekir.Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E., 2001/467 K. ve 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E., 2001/483 K. sayılı kararlarında da aynen benimsendiği gibi; herhangi bir belgedeki imza veya yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.Dosya kapsamında bulunan imza sirkülerine ve ticaret sicili müdürlüğünden gönderilen yazı cevaplarına göre bonoların keşide tarihinde, ... ve ...'ün borçlu şirketi münferiden temsile yetkili olduğu görülmektedir.Mahkemece hükme esas alınan .... Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığından sertifikalı grafoloji ve sahtecilik uzmanları olan ... tarafından hazırlanan 20.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda; mukayeseye esas belgelerin iki ayrı kişisel kaligrafi yansıtan imzalar oldukları, dolayısıyla iki ayrı şahsı eli ürünü olduğu, mukayeseye esas imzalardan borçlu şirket yetkililerince kabuledilenleri dikkate alındığında, senetteki imzaların borçlu şirket yetkilileri ... ve ...'ün eli ürünü olmadığının, ancak şirket yetkililerince kabul edilmeyen imzalar dikkate alındığında senetlerdeki imzaların aynı elin ürünü olduğunun bildirildiği; 25.11.2015 tarihli ek raporda ise bu nitelendirmenin maddi-teknik olduğunun, ancak hukuksal nitelendirmenin mahkemenin takdirine bırakıldığı görülmektedir. Yine aynı raporlarda şirket yetkililerince kabul edilmediğinden mukayeseye esas alınmayan resmi makamlarca düzenlenen belgelerin sayısal çokluğuna değinilmekle birlikte, borçlular vekilinin 27.11.2013 tarihli dilekçe ekinde ibraz ettikleri ... 57. Noterliğince düzenlenen 07.01.2013 tarihli, 00697 yevmiye nolu vekaletname ile 25.01.2011 tarihli imza sirkülerindeki imzaların dahi mukayeseye esas alınmayan imzalar grubu içerisinde yer aldığı belirtilmiştir.6100 sayılı HMK'nun 204/1 maddesinde; “İlamlar ile düzenleme şeklindeki noter senetleri, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılırlar” hükmü ile;1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 82. maddesinde; “Bu kanun hükümlerine göre belgelendirilen işlemler resmi sayılır.Noterler tarafından bu kısmın ikinci bölümünün hükümlerine göre düzenlenmiş olan hukuki işlemler, sahteliği sabit oluncaya kadar geçerlidir.Bu kısmın üçüncü bölümü hükümlerine göre noter tarafından yapılan imza onaylaması, onaylanan imzanın ilgiliye ait oluşunu belgelendirme niteliğinde bulunup, hukuki işlemlerin içindekileri kapsamaz. Bu işlemlerde imza ve tarih, sahteliği sabit oluncaya kadar geçerlidir. İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri dışında kalan noterlik işlemleri aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir” hükmü yer almaktadır.Yukarıda anılan bilirkişi raporunda; üçüncü bir şahıs tarafından farklı bir kaligrafiyle üretilmiş imzalar oldukları belirtilen ve borçlu şirket yetkilileri tarafından kabul edilmeyen imzaları içerir belgeler arasında, ... 57. Noterliği'nin 28.07.2009 tarih, 25013 yevmiye nolu imza sirküleri aslı, ... 57. Noterliği'nin 02.05.2012 tarih, 16953 yevmiye nolu imza sirküleri aslı, ... 57. Noterliği'nin 14.09.2012 tarih, 35151 yevmiye nolu vekaletname aslı, ... 57. Noterliği'nin 07.01.2013 tarih, 00697 yevmiye nolu vekaletname aslı, ... 57. Noterliği'nin 13.07.2011 tarih, 29324 yevmiye nolu vekaletname aslı, ... 57. Noterliği'nin 06.08.2012 tarih, 30444 yevmiye nolu imza sirküleri aslı bulunmaktadır.O halde mahkemece; bilirkişi raporlarında sahteliği ispat oluncaya kadar kesin delil sayılan noter senetlerindeki imzalarla, takibe konu senetteki imzaların aynı el ürünü olduğu bildirildiğine göre borçlu şirket yönünden imzaya itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, imzaya itirazının kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekirken, Dairemizce onandığı anlaşılmakla alacaklının karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.SONUÇ : Alacaklının karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 21.06.2016 tarih ve 2016/5997 Esas-2016/17385 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 29.09.2016 gününde oy çokluğuyla karar verildi.(M)Üye Dr. ...'in Karşı Oy Yazısı: Alacaklının bonoya dayalı olarak şikayetçi borçlular hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlattığı, borçlular vekilinin icra mahkemesine yaptığı başvuruda senette borçlu şirket kaşesi üzerindeki imzaların şirket yetkilileri ... ve ... ait olmadığını, senette kefil kısmında yer alan imzanın da ...'e ait olmadığını ileri sürerek imzaya ve borca itiraz ettikleri, mahkemece Cumhuriyet Savcılığı'nca yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu verilen raporun hükme dayanak yapılarak itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına ve asıl alacağın %20'si oranında icra tazminatının şikayetçiye verilmesine karar verildiği, kararın alacaklı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 21/06/2016 tarih, 2016/5997 E.-17385 K. sayılı kararı ile onandığı, onama kararına karşı alacaklıların, hükmün bozulması istemi ile karar düzeltme talebinde bulundukları anlaşılmaktadır. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte imzaya itiraz İİK'nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan maddenin 3. fıkrasında imza incelemesinin İİK'nun 68/a maddesinin 4. fıkrasına göre yapılacağı düzenlenmektedir.İİK'nun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasında ise; “İmza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun bilirkişiye ait hükümleri ile 309. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkraları ve 310, 311 ve 312. maddeleri hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447/2.maddesinde yer alan“Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” düzenlemesi nedeniyle uygulanması gereken aynı kanunun 211.maddesinde ise imza incelemesinin yöntemi gösterilmiş olup, buna göre hakim bilirkişi incelemesine karar verir ise önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzaları, ilgili yerlerden getirtir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.Vurgulamakta yarar vardır ki, anılan belgelerin tamamlanması konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.04.2006 gün ve 2006/12-259 E. 2006/231 sayılı kararında da açıklandığı üzere, eldeki davanın niteliği itibariyle "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu gözardı edilmemeli ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemelidir (Hukuk Genel Kurulu'nun 06.02.2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 sayılı kararı).Öte yandan, her hangi bir belgedeki imza veya yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak; grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması; bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özellikleri tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır (HGK.nun 06.6.2001 tarih ve 2001/12-466 E. - 2001/483 K. sayılı kararı).HMK'nun 211. maddesinde yazılı olan, borçluya ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalardan kastedilen borçluya ait bulunduğu muhakkak olan borçlunun, imzasını inkar ettiği bonodan daha önce başka nedenlerle imzalamış bulunduğu belgelerdeki imzalar anlaşılır. Borçlunun noter senedindeki, evlenme defterindeki, icra tutanağındaki imzalar veya bir davada taraf, tanık, bilirkişi sıfatı ile mahkeme huzurunda attığı imzalar gibi imzalar bu nitelikte imzalardır.Borçlunun karşılaştırma yapmaya elverişli imzası var ise ve icra mahkemesi hakimi bilirkişi incelemesine karar vermiş ise bilirkişi öncelikle uygulamaya elverişli imzalar ile inkar edilen imzaya karşılaştırılması gerekir. Bilirkişi bu inceleme sonucunda inkar edilen imzanın borçluya aidiyeti konusunda bir karar veremez ise inceleme için gerekli gördüğü takdirde kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden isteyebileceği gibi mahkemede huzurda atılan yazı ve imzalarla yetinebilir. Bu halde bilirkişi borçludan elde edilen yazı ve imzalar ile inkar edilen takip konusu belgedeki imzaları karşılaştırıp dayanaklarını da göstermek suretiyle inkar edilen imza ve yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığını, Yargıtay denetimine elverişli bir raporla tespit eder.Somut olayda 14.07.2011 tanzim, 02.08.2013 vade tarihli 15.000.000 TL meblağlı borçlu şirketin tanzim eden, diğer borçlu ...'ün kefil (aval veren), lehtarının alacaklı olarak göründüğü bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapıldığı, borçluların ödeme emrinin tebliğinden itibaren süresi içerisinde icra mahkemesine başvurarak, takibe ve imzaya itirazda bulundukları, mahkemenin daha önce verilen 29.04.2014 tarih ve 2013/836 Esas, 2014/384 Karar sayılı borçlu şirket yönünden imza itirazının reddi, borçlu ... yönünden imza itirazının kabulüne karar verildiği, Dairemizin 09.09.2014 tarih ve 2014/17084 E.-2014/20771 K. sayılı kararı ile hükme esas alınan raporun, itiraza konu edilen imzaların aidiyeti konusunda hüküm kurmaya elverişli olmadığından, mahkemece üç kişilik bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekçesi ile borçlu şirket yönünden bozulduğu, alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddedildiği, mahkemece bozmaya uyularak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırıldığı,.... laboratuvarları Dairesi Başkanlığının 20/10/2015 tarihli raporuna göre takibe konu senet metninde ... adına imza atanlar ile borçlu şirket adına imza atanın aynı kişi olduğu, ...’ün karşılaştırmaya esas belgelerindeki imzaların iki ayrı şahıs eli ürünü olduğu, huzurda istikdap yolu ile atılan imzalar ile borçlu....’ün kabul ettiği belgelerdeki imzalar aynı el mahsulü olup, bu imzalar ile takip konusu senetteki imzaların farklı el mahsulü olduğu .... tarafından kabul edilmeyen imzaların bir kısmı noter senedinde atılı olmasına rağmen başka bir kişi tarafından atılmış sahte imzalar olduğunun kabul gerekeceği kanaatine ulaşıldığı, mahkemece raporun açıklanması istemi üzerine aynı bilirkişilerce verilen 25/11/2015 tarihli ek raporda takibe konu senetteki imzaların ... ve ... eli ürünü olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı, raporun hüküm kurmaya elverişli olduğundan mahkemece şikayetçiler ... ve borçlu şirketin imzaya itirazlarının kabulü ve her iki şikayetçi yönünden icra takibinin durdurulmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Mukayeseye esas belgeler arasında noter senetlerinin bulunması ve borçlu tarafça kabul edilmeyen bu belgeler de ...'e atfı atılı bulunan imzalar ile takibe konu bonoda atılı bulunan imzanın aynı kişinin eli mahsulü olduğunun tespiti, tek başına, bonodaki imzaların borçlulara ait olduğunu ispata yeterli olmadığı bilirkişi raporunda da vurgulanmıştır. Alacaklı tarafın ileri sürdüğü iddialar yargılamayı gerektirmekte olup, ispat yükü alacaklıda olduğundan, inkar edilen imzaların borçlu şirkete ait olduğunu İİK 170 madde kapsamında yapılan inceleme ile ispat edemediğinden, mahkemece imza itirazının kabulüne ilişkin karar usul ve yasaya uygun bulunmaktadır. Yukarıda açıkladığımız nedenlerle mahkeme kararının Dairemizce onanması isabetli olup alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 21/06/2016 tarih, 2016/5997 Esas-2016/17385 Karar sayılı onama kararının kaldırılarak mahkeme kararının bozulması yönündeki Dairemizin sayın çoğunluğunun görüşüne katılamıyorum. 29.09.2016
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Malların teslimi usulen kanıtlanmadan faturaların davacının kendi defterlerinde kayıtlı olması tek başına malın teslim edildiğinin kanıtı olarak kabul edilemez.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vek
Taşkın haciz - yatırılan paranın tüm borcu karşılayıp karşılamadığı bilirkişi raporuyla tespit edilmeli
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi A.. Ö.. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunu
Tüzel kişilere tebligat - şirket - Adresin Kapalı olması - Tebligat evrakı aksi sabit oluncaya kadar geçerli
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup ince
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?