Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1994 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 10648 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takipte; borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; senedin teminat amacıyla verildiğini, üzerinde “teminat” yazdığını, bono ile aynı tanzim tarihli sözleşmede açıkça senetlere atıf yapıldığını, bono üzerinde “emrühavalesi” yazısının üzerinin çizildiğini, bu nedenle ciranta alacaklının yetkili hamil olmadığını, bonoda tanzim yeri bulunmadığını bu nedenlerle kambiyo vasfını haiz olmadığını, takibin iptalini ve alacaklının takip konusu alacağın %20'den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ettiği, mahkemece; senedin düzenleme tarihinin 18/04/2012 olduğu, aynı tarihli sözleşme ile senedin ödenmesinin şarta bağlandığı, sözleşme ile senedin teminat senedi olduğu,dolayısıyla takibe konu senedin kambiyo vasfına haiz olmadığı gerekçesi ile takibin iptaline karar verildiği görülmektedir. 6102 sayılı TTK'nun 776/1-a maddesi gereğince, takip konusu belgenin kambiyo vasfını taşıması için senet metninde “bono” veya “emre yazılı senet” kelimesini ve senet Türkçe’den başka bir dille yazılmışsa, o dilde bono veya emre yazılı senet karşılığı olarak kullanılan kelimeyi içermesi zorunludur. Somut olayda, takibe konu bonoda "emre muharrer senet "ibaresinin yer aldığı, emrühavale ibaresinin ise üzerinin çizildiği görülmüştür. Bono içerisindeki emrühavale ibaresinin çizilmesi, senedin kambiyo senedi olma vasfını etkilemeyeceği gibi, ciro yoluyla tedavüle çıkartılmasına ve dolayısıyla kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılmasına engel teşkil etmeyeceği gibi bonoyu nama yazılı hale de getiremez. Kaldı ki; Takip dayanağı senedin, teminat senedi olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da takip dayanağı senede açık atıf yapan İİK'nun 169/a-1. maddesinde yazılı nitelikte bir belge ile ispatlanması gerekmektedir. Açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gereklidir. (HGK'nun 06.03.2013 tarih ve 2012/12-768 E., 2013/312 K. ve 20.06.2001 tarih ve 2001/12-496 sayılı kararları). Hükme esas alınan 18/04/2012 tarihli sözleşmenin... ,...Ltd.Şti. adına lehdar ... ile ....Ltd.Şti adına bonoyu düzenleyen borçlu ... arasında imzalanmıştır. Sözleşmede de takibe konu senedin ödenmesi şarta bağlanmamış olmakla kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içerdiği anlaşılmaktadır. O halde, sözleşmede teminata ilişkin açık atıf ve alacaklının da kabulü bulunmadığına göre mahkemece istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.