MAHKEMESİ: Kartal 2. İcra MahkemesiTARİHİ: 22/02/2007NUMARASI: 2003/294-2007/75Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı M.G.. tarafından borçlu gösterilen İ.. G.. hakkında 60.000.000.000 TL asıl alacağın tahsili için 28.08.2002 tarihinde genel haciz yolu ile icra takibine geçilmiştir. Takip talepnamesinde alacağın nedeni olarak (satışından vazgeçilen gayrimenkulün iadesi gereken kapora bedeli) gösterilmiş, takip hukuku bakımından geçerli ve alacaklıya genel haciz yolu ile takip hakkı tanıyan ve İİK’nun 68/1.maddesinde sayılan bir belgeye dayanılmamıştır.Borçlu İ.G. adına ödeme emri çıkarılıp tebliğ edilmeden takibin başlatıldığı aynı gün, yani 28.08.2002 tarihinde borçlunun icra dairesine gelerek ödeme emrini dairede tebellüğ ettiği, borcu kabul ettiğini ve bir itirazının bulunmadığını açıkladığı, ayrıca 720 ada 8 parsel ile 798 ada 49 parsel sayılı kendi adına kayıtlı taşınmazları üzerine haciz konulmasını istediği ve beyanını imzaladığı tespit edilmiştir. Yine 28.08.2002 tarihinde alacaklı M..G..’ın haciz istemi üzerine memurlukça taşınmazlar üzerine haciz konulduğu ve bundan sonrada kıymet takdiri işlemlerine geçildiği görülmektedir.Yukarıda sözü edilen tapu kayıtlarının incelenmesinde borçlu gösterilen İlhan Garip’in payı üzerinde İstanbul Defterdarlığı Kayyım Bürosu Başkanlığı’nın kayyım şerhinin yazılı olduğu anlaşıldığı için kıymet takdiri raporunun kayyıma tebliğ edildiği anlaşılmıştır.Böylece, takipten haberdar olan İstanbul Defterdarlığı vekili icra mahkemesine başvurarak takibin iptali isteminde bulunmaktadır.3561 sayılı Kanun’un 1.maddesinde (…gaip kişilerin mal varlıkları üzerindeki Hazine menfaatinin daha iyi korunmasını sağlamak üzere, mahallin en büyük mal memurlarının kayyım tayin edilebilmelerine ilişkin esasların düzenlendiği…) 2.maddesinde ise, (Sulh Mahkemesi Medeni Kanun’un 427/1.maddesine göre kayyım tayin etmeden önce, mahallin en büyük mal memurluğundan, idaresi kimseye ait olmayan mallar üzerinde Hazine’nin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını ayrıca araştırır. Hazine’nin hak ve menfaatinin söz konusu olduğunun anlaşılması halinde, mahallin en büyük mal memurunu kayyım tayin eder.) düzenlemelerine yer verilmiştir.Yukarıda sözü edilen MK’nun 427/1.maddesinde ise (Bir kimse uzun süreden beri bulunamaz ve oturduğu yerde bilinemezse.) vesayet makamının yönetim kayyımı atayacağı, aynı Kanun’un 460/1.maddesine göre de (Kayyım bir malvarlığının yönetimi ve gözetimi ile görevlendirilmiş ise, yalnız o mal varlığının yönetim ve korunması için gerekli olan işleri yapabilir.) şeklindeki düzenlemelere yer verilmiştir.Somut olayda, Üsküdar 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 12.02.2002 tarih ve 2001/963E, 2001/871-1 K. Sayılı kararı ile borçlu gözüken İlhan Garip’e 3561 sayılı Yasa’nın 2.maddesi gereğince İstanbul Defterdarı kayyım olarak atanmıştır.Ayrıca Üsküdar 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 14.12.2004 tarih ve 2004/1008 E, 2004/1089 K. Sayılı kararı ile borçlu gözüken İ.. G..e 720 ada 8 parsel sayılı taşınmaz için de 3561 sayılı Yasa’nın 2.maddesi gereğince İstanbul Defterdarı’nın kayyum olarak atandığı anlaşılmıştır.Kayyım tarafından görülmekte olan bu davanın açılmasından sonra, alacaklı vekilinin Üsküdar 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak kayyımlık kararının kaldırılması talep edilmiş; bu talep mahkemenin 20.12.2005 tarih ve 2004/1044 E, 2005/1022 K. Sayılı kararı ile reddedilerek Yargıtay incelenmesinden geçmiş ve 11.08.2006 tarihinde kesinleşmiştir.Kesinleşen bu karar icra mahkemesini bağlar.Bu nedenle kayyıma tebligat yapılmadan takibin kesinleştirilmesi ve kayyımın yönetimindeki taşınmazlar üzerine haciz konulması mümkün değildir. Hakkındaki gaiplik kararı kaldırılmayan ve bu konudaki alacaklı talebinin reddine dair kesinleşen mahkeme kararına rağmen borçlu gözüken İ.. G.’in beyanı esas alınarak takibi kesinleştiren icra müdürlüğü işlemi yasaya aykırı bulunmaktadır.O halde, mahkemece kayyıma tebligat yapılmak üzere ödeme emrinin iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 31.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.