MAHKEMESİ: Ankara 7. İcra MahkemesiTARİHİ: 28/04/2005NUMARASI: 2005/20-359Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :HUMK.nun 434/3.maddesi gereğince temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa kararı veren hakim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek (7) günlük kesin süre içinde tamamlanması aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde mahkeme kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir.Somut olayda hükmü temyiz eden borçlu vekiline temyiz giderlerini 7 gün içinde yatırılması için HUMK.nun 434.maddesi ihtarını taşıyan davetiye 26.07.2005 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin ise temyiz giderlerini 01.08.2005 tarihinde ve 7 günlük kesin süre içerisinde PTT havalesi ile mahkemeye gönderdiği görülmektedir. O halde Mahkemenin 18.08.2005 tarih ve 2005/20-359 sayılı temyiz talebinin reddine ilişkin kararı yerinde olmadığından bu kararın kaldırılmasına oybirliğiyle karar verilip borçlu vekilinin Mahkemenin 28.04.2005 tarih ve aynı sayılı kararına yönelik temyiz itirazlarının incelemesine geçildi:Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Takibe dayanak fatura bedeline itiraz edilmediğinden sözü edilen belge İİK’ nun 68. maddesindeki belge niteliğini kazanmıştır. Alacağın mahiyeti itibariyle, faturaların borçluya tebliğinden veya faturalarda ödeme süresi var ise bu sürenin bitiminden itibaren temerrüt oluşacağından faiz hesaplamasının sözü edilen tarihlere göre yapılması gerekir. Takip dayanağı faturada 30 günlük ödeme süresinin öngörülmüş olması karşısında, fatura tarihinden sonra 30 günlük sürenin geçtiği tarihten itibaren temerrüt faizi istenebilir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise takip dayanağı faturanın tanzim tarihi olan 01.08.2002 tarihinden itibaren temerrüt faizi hesaplandığı anlaşılmakta olup, anılan rapor bu hali ile hüküm kurmaya elverişli değildir. O halde, mahkemece yukarıda yapılan açıklama doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı bilirkişi raporuna dayalı olarak sonuca gidilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 17.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.