Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19097 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 23934 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Küçükçekmece 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 21/10/2009NUMARASI: 2009/1212-2009/1098Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 14.12.2010 tarih, 2010/27554 Esas, 2010/30052 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu aleyhinde bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatılmış, borçlu tebligatın kendisinin şehir dışında bulunduğu bir zamanda mahalleden birisine bırakıldığını, döndüğünde tebligatı kahvede aldığını ve iptalini, senet borçlusu ile takip borçlusunun farklı kişiler olduğundan borca itirazın kabulünü talep etmiştir. Mahkemece evrak üzerinde inceleme yapılarak, ödeme emrine itirazın soyut iddiadan ibaret olduğunu ve gecikmiş itiraz ya da usulsüz tebligata ilişkin iddiaları kanıtlayacak herhangi bir delil sunulmadığından, şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Borçluya ödeme emri tebligatı iş yeri adresine çıkarılmış ve "m.ile birlikte çalıştıklarını ve ortağı olduğunu beyan eden H.U.'a "tebliğ edildiği görülmektedir. Tebligat Kanunun 17. maddesine göre bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler o yerde bulunmadıkları takdirde, tebliğ o yerdeki daimi memur veya müstahdemlerden birine yapılır. Borçlunun geçici olarak o yerde bulunmadığı ve gün içerisinde döneceğinin tespiti halinde tebligatın orada bulunan yukarıda sayılan kişilere yapılması gerekir. Bu kişinin iş yerinde bulunmadığına dair tebligat belgesinde bir açıklık bulunmadığından, tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece duruşma açılıp borçlunun delileri toplanarak Tebligat Kanunun 32. maddesi de nazara alınıp, tebligatı öğrendiği tarihin tespitiyle tebliğ tarihinin düzeltilmesine ve tespit edilen tarihe göre itirazın süresinde olması halinde işin esasının incelenerek, özellikle TTK. nun 688/7. maddesi gereğince senette sorumluluk için imzanın yeterli olduğu ayrıca isminde bulunmasının zorunlu olmadığı, şikayetçinin İİK'nun 62/5. maddesi kapsamında senetteki imzaya açık itirazının bulunmadığı, senedin keşideci kısmında yazılı ünvanlı bir tüzel kişinin de varolmadığı gözönünde bulundurularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Dairemizce kararın bu nedenle bozulması gerekirken, sıfat yokluğu nedeniyle şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği yönünde bozma yapıldığı görülmekle alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 14.12.2010 tarih ve 2010/27554 Esas ve 30052 sayılı bozma kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 17/10/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.