MAHKEMESİ: İstanbul 10. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 08/10/2009NUMARASI: 2009/1436-2009/1972Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :İİK'nun 71. maddesinin 2. fıkrasında "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır." hükmü yer almaktadır. Görüldüğü üzere borçlunun İİK'nun 71. maddesine dayanan isteminin incelenebilmesi öncelikle takibin kesinleşmiş olması koşuluna bağlıdır. Somut olayda borçlu şirket vekili, çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte, borçluya gönderilen örnek (10) ödeme emri tebligatının ticaret sicilinde kayıtlı olmayan bir adreste TK'nun 21. maddesine göre usulsüz olarak 07/04/2008 tarihinde tebliğ edildiğini, talimat hacizlerinin usulsüz olduğunu, 02/06/2008 ile 13/01/2009 tarihleri arasında alacaklı vekilinin herhangi bir takip işleminde bulunmadığını, çek zamanaşımının dolduğunu iddia ederek zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasını, usulsüz ödeme emri tebligatı ile hacizlerin iptalini talep etmiştir. Mahkemece yukarıda yazılı ilkeler uyarınca; öncelikle ödeme emri tebligatının usulüne uygun olup olmadığı saptandıktan sonra, zamanaşımı iddiasının incelenmesi gerekirken, bu husus irdelenmeden, ödeme emri tebligatının usulüne uygun olduğu ve takibin kesinleştiği varsayılarak, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede çek zamanaşımının oluştuğundan bahisle icranın geri bırakılmasına karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 13/07/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.