Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18856 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14637 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 28/01/2015 tarih, 2014/35298-2015/2104 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı tarafından borçlular hakkında bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibinde borçlular vekili icra mahkemesine başvurarak, borcun kaynağının genel kredi sözleşmesi olduğunu, aynı alacağın tahsili için alacaklı tarafça üç ayrı takip yapıldığından bu takibin mükerrer olduğunu, kredi borcunun taksitlendirildiğin ve muaccel olmayan borçların da istenmiş olduğunu, en az iki taksit ödemesinin de dikkate alınmadığını, faize faiz istendiğini ve %72 faiz oranının fahiş olduğunu ileri sürerek borca kısmi itiraz ettiği ve mükerrer takibin iptaline karar verilmesini istediği anlaşılmaktadır. Mahkemece, alacaklı vekilinin cevap dilekçesindeki beyanları dikkate alınarak dayanak senedin genel kredi sözleşmesi kapsamında alındığının alacaklı tarafça da kabul edildiği ve bu durumda karşılıklı edimleri içeren kredi ilişkisi sebebi ile verilen senetten doğal alacağın varlık ve miktarı ile tahsilinin yargılamayı gerektirdiğinden bahisle borçlu hakkındaki takibin iptaline karar verilmiştir.İİK’nun 170/a maddesinin 2. fıkrasında ;” İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı maddenin son fıkrasına göre de ; “ Her ne suretle olursa olsun, imza inkarı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz. “ Borçluların senedin teminat olduğuna ve kredi sözleşmesinin tanzimi sırasında verildiğine ve tahsilinin şarta bağlandığına yönelik bir iddiaları sözkonusu olmayıp, takip konusu senedin kredi borcunun teminatı olarak verildiğine ve senetten doğan alacağın şarta bağlandığına ilişkin senedin tüm unsurlarına atıf yapan yazılı bir belge de sunulmamıştır. Dayanak belge, TTK’nun 776. maddesi uyarınca tüm unsurları içeren kambiyo senedi niteliğini haiz bonodur. Alacaklı vekilinin müvekkili bankanın ödenmeyen kredi borcu nedeni ile alacaklı olduğu ve tahsilinde kredi borcundan mahsup edilmek üzere alınan bonoyu takibe koyduklarına dair beyanları akdi ilişkiyi kabul sayılırsa da bu beyanın senedin sözleşmede kararlaştırılan senet olduğu anlamını taşımaz. Alacaklı vekilinin bu beyanları senedin, kredi borcunun edası (ifası) amacı ile düzenlendiğine ilişkindir. Dosya arasında bulunan genel kredi sözleşmesi incelendiğinde, senedin bu sözleşme gereğince ve sözleşmenin tanzim edildiği sırada verildiğine dair bir açıklama da yoktur. Kaldı ki, borçlular vekili dilekçesinde borca kısmi itirazın kabulü ile ödemeler miktarınca takibin iptaline karar verilmesini istediğine göre, borcun varlığını kısmen kabul etmiştir. Bu durumda, alacağın tahsilinin yargılamayı gerektirdiği nedeni ile 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilemez. O halde mahkemece, borçlunun itfa ve sair itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, alacaklı vekilinin beyanlarına yanlış anlam verilmek ve İİK'nun 170/a-son maddesi gözardı edilmek sureti ile yazılı şekilde takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup mahkeme kararının bu nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerekirken Dairemizce onandığı anlaşılmakla alacaklının karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.SONUÇ : Alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 2014/35298 E., 2015/2104 K. Sayılı ve 28.01.2015 tarihli onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 02.07.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.