Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18014 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15072 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Polatlı İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 03/12/2013NUMARASI : 2013/97-2013/200Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takipte borçlu, diğer fesih sebepleri yanında satış ilanının da usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek 116 ada 53 parsel ve160 ada 67 parsel sayılı taşınmazların ihalesinin feshini talep etmiş, mahkemece şikayetin reddine, şikayetçinin116 ada 53 parsel sayılı taşınmazın ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına mahkûm edilmesine karar verilmiştir.11.01.2011 tarihinde 6099 Sayılı Kanunun 3. maddesiyle 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine eklenen 2.fıkraya göre; ''Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.'' Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin "Bilinen adreste tebligat" başlıklı 16/2.maddesinde de; ''Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır'' düzenlemesine yer verilmiştir.6099 Sayılı Kanunun genel gerekçesinde ''...Uygulamada yaşanan sorunları önlemek üzere tasarıda yer verilen en önemli değişiklik, 25/4/2006 tarihli ve 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nda kabul edilen adres kayıt sisteminin Tebligat Kanunu'na intibakının sağlanmasıdır. Hatta bu yolla, bazen on-onbeş tebligatla dahi sonuç elde edilemeyen durumlarda (ilanen tebligatın gerektirdiği istisnai haller hariç), en fazla iki veya üç tebligatla sorun çözülebilecektir'' açıklamasına yer verilmiştir. Tebligat Kanunu'nun 10.maddesine eklenen ikinci fıkrasında gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Muhatabın adresi takip alacaklısı (veya davacı) tarafından bildirilecek ve normal tebligat çıkarılacaktır. Bildirilen adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adresi olması arasında fark bulunmamaktadır. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, tebligat, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre çıkarılacaktır. Tebligat Kanunu'nun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, muhatabın başka adresinin bilinmediği gerekçesiyle adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan 21/2. maddeye göre tebligat çıkartılması yasanın amacına uygun değildir. Bu davranış Anayasanın 36.maddesine aykırı olduğu gibi muhatabın savunma hakkının da kısıtlanması anlamına gelir. Tebligat Kanunu'nun 21/2.maddesi aynı zamanda özünde cezalandırmayı da amaçlayan bir düzenleme içermektedir. Yasa koyucu 5490 Sayılı Kanuna göre doğru adresini zamanında nüfus müdürlüğüne bildirmeyen vatandaşı cezalandırmak amacını gütmüştür. Ancak Tebligat Yasasının dar yorumlanması, geçerli bir mazereti nedeniyle yeni adresini zamanında nüfus müdürlüğüne bildiremeyen veya önemli bir mazereti nedeniyle (yatarak hastanede tedavi gören hasta gibi) bir kaç aylığına adresinden ayrılmak zorunda kalan vatandaşın cezalandırılmasına neden olur. Yasanın yorumunda yardımcı kaynak olan madde gerekçelerini dikkate almak gerekir. Tebligat Kanunu'nda değişiklik yapılan madde gerekçelerinden de açıkça anlaşılacağı üzere iki veya üç tebligatla sorun çözülmek istenmiştir. Hem yasa metninde, hem yasanın uygulanmasını gösteren yönetmelikte ve hem de madde gerekçesinde, muhatabın sadece adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen adres olarak bildirilmesi halinde doğrudan 21/2'ye göre tebligat yapılacağı açıklamasına yer verilmemiş, bilakis bildirilen adrese tebligat yapılamaması halinde 21/2'ye göre tebligat yapılacağı önemle vurgulanmıştır. Adres kayıt sistemindeki adres tebligat yapılamayacağı açıkça anlaşılan bir adres olmadığı için, öncelikle normal bir tebligat çıkartılarak Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'ninin 30. maddesinde muhatap lehine olan araştırmaların yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işleminin yerine getirilmesi gerekir. Tebligatın anlamı bildirimdir. Tebligatın yazılı bildirim ve belgelendirme olmak üzere iki ana unsuru vardır. Tebligat savunma hakkı ile de sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.12.2009 tarihli ve 2009/12-563E.-2009/600 K. sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere icra takibinin sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, itirazların yapılabilmesi ve takibin süratle sonuçlandırılabilmesi, ancak, tarafların icra takibinden usulünce haberdar edilmesi ile mümkündür. Zira, borçlunun aleyhine, hangi icra dairesinde takip bulunduğunu, hakkındaki taleplerin nelerden ibaret olduğunu bilmesi ve varsa itirazlarını zamanında ve doğru merciiye yöneltebilmesi usulüne uygun olarak yapılacak tebligat ile sağlanabilir.Somut olayda, icra emri ve kıymet takdiri, borçlu F.. K..'nin adres kayıt sisteminde kayıtlı "... Köyü ... Bucağı Polatlı/Ankara'' adresine T.K.'nun 21/1. maddesine göre tebliğ edilmiş olup, söz konusu adresten bila tebliğ iade gelen tebligat olmaksızın aynı adrese satış ilanı TK.'nun 21/2 maddesi uyarınca tebliğ edilmeye çalışılmıştır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığı veya bu adrese tebligat yapılamadığı hususu tespit edilmeden doğrudan mernis adresine TK.'nun 21/2. maddesine göre satış ilanının tebliği usulsüzdür.İİK'nun 127. maddesine göre; "ilanın bir sureti borçluya, alacaklıya ve taşınmazın tapu siciline kayıtlı bulunan alakadarların tapuda kayıtlı adresleri varsa bu adreslerine tebliğ olunur." Borçluya satış ilanının usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesi ise, başlı başına ihalenin feshi nedenidir. Mahkemece, açıklanan nedenlerle 116 ada 53 parsel yönünden istemin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.Borçlu, 160 ada 67 parsele ilişkin olarak da, icra mahkemesinden İİK'nun 134. maddesi koşullarında yapılan ihalenin feshini istemiş, mahkemece, kararın gerekçe kısmında, süresinde ihale bedeli ödenmediğinden icra müdürlüğünce satışın düşürülmesine karar verilmiş olmakla konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği belirtilmişse de, hüküm kısmında bu taşınmaza ilişkin olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği görülmektedir. ./...-3-ESAS NO : 2014/15072 KARAR NO : 2014/18014İİK'nun 133. maddesi gereğince işlem yapılmış olması, aynı Kanunun 134. maddesine göre yargılama yapılmasını engellemez. Alıcının İİK'nun 133. maddesi hükmüne göre sorumlu olması, farklı kuralları ve hukuki sonuçları içeren aynı Kanunun 134. maddesine dayanılarak açılan fesih davasının incelenmesine engel teşkil etmez ve kesin hüküm oluşturmaz. İİK'nun 133 ve 134. maddelerindeki fesihler, ayrı sebeplere bağlı olup, farklı hukuki sonuçlar doğurur. O halde mahkemece, 116 ada 53 parsel sayılı taşınmaz yönünden yukarıda açıklanan nedenlerle şikayetin kabulü ile ihalenin feshine, 160 ada 67 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise işin esasının incelenerek sonucuna göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.