Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17686 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 2080 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Manisa 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 07/12/2010NUMARASI: 2009/457-2010/508Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 82/12. maddesinde; "borçlunun haline münasip evinin haczolunamayacağı belirlendikten sonra aynı maddede ancak evin kıymeti fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır." hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece mahallinde keşif yapılarak meskeniyet şikayetine konu taşınmazın keşif tarihi itibariyle değeri ile borçlunun haline münasip ev alabileceği bedel tespit edildikten sonra bu miktar mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekir.Somut olayda, hükme esas alınan 13.10.2010 tarihli inşaatçı bilirkişi raporunda, taşınmazı arsa payı dahil değerinin 45.000,00 TL olacağını, borçlunun tarım ve hayvancılıkla uğraştığından sahip olduğu taşınmazların yaptığı işe yönelik olduğunu, hale münasip bir ev ve müştemilat alabilmesi için veya arsa alıp yeniden benzer yapılanı yapabilmesi için en az 85.000,00 TL ve üzerinde bir bedel ödemesi gerektiği kanaati bildirilmiştir. Anılan Yasa maddesinde sınırlı olarak borçlunun haline münasip evinin haczolunamayacağı belirtilmiş, yaptığı işle ilgili olarak kullandığı müştemilatların bu kapsamda kalacağı yönünde bir düzenleme getirilmemiştir. Bu durumda borçlunun sadece oturduğu ev üzerinden değerlendirme yapılmalı, taşınmazda bulunan hayvan ağılı, depo amaçlı kullanılan bina değeri hesaplamaya dahil edilmemelidir. O halde mahkemece, meskeniyet şikayetinin borçlunun haline münasip olduğunu iddia ettiği ev üzerinden yapılacak inceleme ve değerlendirme ile sonuçlandırılması gerekirken, yasal dayanağı bulunmayan bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 04/10/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.