Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17557 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14352 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlunun ... İcra Mahkemesi'ne başvurusunda müvekkiline yapılan icra emri ve diğer tüm tebligatların tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 05.04.2011 olarak düzeltilerek, ihalenin de feshini talep ettiği, mahkemece esas icra dosyasından yapılan tebligatların usulsüzlüğü iddiasına ilişkin olarak dosyanın tefriki ile ... İcra Mahkemesi'ne gönderildiği, ... İcra Mahkemesi'nce son olarak Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda borçluya yapılan icra emri tebligatının usulüne uygun şekilde yapıldığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.Tebligat Kanunu'nun uygulanmasına dair yönetmeliğin 35/ğ maddesi ile tebliğ mazbatasının tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasını içermesi gerektiği düzenlenmiştir. Somut olayda borçluya gönderilen ilk icra emri, borçlunun kredi sözleşmesinde bildirdiği ev adresinde, muhatabın adreste bulunmadığı tespit edildikten sonra "adreste birlikte oturduğunu kayınpederi olduğunu beyan eden ... imzasına" şerhiyle tebliğ edilmiş olup ; bu yönden tebligatta şeklen usulsüzlük yoksa da, tebliğ yapan memurun adı, soyadı veya sicili yazılı olmadığından tebligat usulüne uygun değildir. Borçluya gönderilen ikinci icra emri tebligatı ve kıymet takdir raporu tebligatlarının da TK'nun 21/1 hükümlerine uygun yapıldığı ancak bu tebligatlarda da tebliğ memurunun adı, soyadı veya sicili bulunmadığından usulsüz olduğu görülmüştür. Satış dosyasından ise ilk olarak borçlunun daha önce tebligat çıkartılan adresine yapılan satış ilanı tebligatının iade geldiği, bunun üzerine 29.11.2010 tarihinde TK'nun 35. maddesi uyarınca satış ilanının tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Borçluya bu adreste daha önce usulüne uygun yapılan bir tebligat olmadığından TK'nun 35. maddesi uyarınca satış ilanı tebliği de usulsüzdür. O halde, borçluya yapılan tüm tebligatlar usulsüz olup, takipten daha önce haberdar olduğu da iddia ve ispat olunamadığına göre, mahkemece şikayetin kabulü ile tebliğ tarihinin beyan edilen öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.